Ve mutlaka aşk düşüyor gönlüne...

Beş duyunuzun; yanıbaşınızdan, dört yönünüzden, uydulardan acı bombardımanına tutulduğu bu zamanda yalnızca yüreğinizdeki sevgi ile yaşamak ve o sevgiyi korumaya çalışmak çok zor... Biliyorum.

Eylül 21, 2011 - 23:32
 1.1k
Kapılıp canlı yaşamın düşmanının kanlı akıntısına vicdanını paraya satmış alçağın, yüzsüzce sırıtarak doğayı, hayvanı, insanı, kozmosu katletmesine karşı zayıf kalmak ağır geliyor... Biliyorum.

Bu vahşete sessiz kalana, vatan-millet-din-ırk-mezhep, gelenek-görenek-töre-adet savsatalarıyla uyuşturulup sokaklara salınan ağzı salyalı beyinsizlere katlanmak ne kadar yıpratıcı... Biliyorum.

Tüm bunlara rağmen mücadele etmenin, mücadele edecek insan yetiştirmenin, yandaşın zayıflıklarını, eksikliklerini, zaaflarını gidermeye çalışmanın zorluğunu, bazen içimizi nasıl bir umutsuzluğun ele geçirdiğini yaşıyorsun... Biliyorum.

Gün oluyor alnından damlayan ter damlacığını silecek kadar gücün, yaşamak ve yarın devam etmek için bir şeyler yemen gerektiğini düşünecek kadar aklın kalmıyor.

Denizi görmüyorsun, müziğin en güzeli gürültü gibi geliyor, dost sözü bile mermi gibi yakıyor içini.

Ölsem diyorsun. Şimdi. Sessizce. Uykuya dalar gibi geçsem yaşamın olmadığı yere.

Aklında ne senden geride ne kalacağı var, ne adının nasıl anılacağı.

Fakat bir şey oluyor...

Ne oluyor? Onu bilmiyorum işte...

Ömrün boyunca içine doldurduğun gün ışığı mı, yakalayıp yakalayıp kalbine hapsettiğin bölük pörçük kelimelerin gücü mü, sana “seni seviyorum” diyenlerin tuttuğun ellerinden akan bir yaşam ırmağı mı bilmem.

Gözlerini denize çeviriyorsun önce.

Bir yudum su, bir gıdım ekmek çekiyor için.

Ve mutlaka aşk düşüyor gönlüne.

Doğruluyorsun.

Yürüyorsun.

Geniş bir cephede seni bekleyen ve yaşama senin gibi “bilmediği” nedenlerle tutunan diğer direnişçilere doğru…

16.9.2011
Timur Ugan
http://www.timurca.com