Türkiye dünyanın çöplüğü mü?

Sevgili sirince dostlarım, avrupa birliğine girmeye çalıştığımız bu süreç içerisinde durumumuzun ne halde olduğunu biliyor muyuz? Bizi bu şekilde avrupa birliğine kabul edeceklerine inanıyor musunuz? Yazmış olduğum haberi dikkatli bir şekilde okumanızı ve yorumlarınızı, önerilerinizi bekliyorum. Türkiye dünyanın çöplüğü mü? Almanya merkezli MSK firması, kanser yapıcı maddeler yüklü ikinci gemiyi söküm için Türkiye'ye yolladı. Sea Beirut'un bir yıldır geri gönderilemediğini hatırlatan Greenpeace uyarıyor: Bu gemiyi karasularınıza almayın.

Temmuz 14, 2003 - 08:58
 969

Yüksek miktarda kanser yapıcı madde içeren 'Sea Beirut' gemisinin ardından, ikinci asbestli gemi krizi yolda... Asbest içeren gemilerin sökümüne karşı kampanya yürüten Greenpeace, Sea Beirut'u gönderen MSK adlı şirketin Türkiye'ye bu kez de 'Novoçerkask' adlı bir gemi gönderdiğini duyurdu. Greenpeace, Norveç'ten Türkiye'ye getirilmekte olan 'Novoçerkask' adlı geminin Türk karasularına girişinin engellenmesini istedi. Yunanistan açıklarında seyreden geminin 'bir engelle karşılaşmaması durumunda' yarın Türk karasularına girmesi bekleniyor.

İmzalar lafta kaldı Greenpeace, Türkiye'nin tehlikeli atık ithalatını yasaklamış ve bu konudaki Basel Konvansiyonu'na taraf olmuş olmasına rağmen, Avrupa ülkelerinin Türkiye'ye zehirli gemi göndermeye devam ettiğini iddia etti. Greenpeace Akdeniz Ofisi Toksik Atık Ticareti Kampanya Sorumlusu Erdem Vardar, geçen yıl yaşanan Sea Beirut gemisiyle ilgili krizden sonra Türkiye'nin yeni bir zehirli gemiyle karşı karşıya geldiğini söyledi. Vardar, yaptığı açıklamada, "Bunun son örneği, Greenpeace'in aldığı duyuma göre birkaç gün içinde Türkiye'ye varacak olan 29 yıllık 'Novoçerkask' isimli hurda gemidir" dedi.

'Teklikeli atıkla dolu' Bu geminin geçen günlerde İspanya'nın Vigo Limanı'nda terk edilmiş haldeyken Almanya'ya kayıtlı MSK firması tarafından satın alınıp, sökülmek üzere bir römorkör vasıtasıyla getirildiğini belirten Vardar, "1 Temmuz'da İspanya'nın Vigo Limanı'ndan ayrılan 29 yaşındaki bu hurda gemi, asbest ve PCB'ler gibi tehlikeli atıklar içeriyor. Gemi şu anda Yunanistan açıklarında seyrediyor. 14 Temmuz Pazartesi erken saatlerde Türk karasularına girmesini bekliyoruz" diye konuştu.

'Karasularına girmesin' Türkiye'nin imza attığı Basel Konvansiyonu, tehlikeli atıkların ihracından önce gönderilen ülkenin bilgilendirilmesini ve geminin ihtiva ettiği atıklar hakkında ihraç edilmeden önce 'Kontrol Belgesi'nin Türk makamlarına iletilmesini zorunlu kılıyor. Tehlikeli atık içeren hurda gemiler de, Türkiye tarafından tehlikeli atık olarak kabul ediliyor. Vardar, bu yüzden Greenpeace olarak, Novoçerkask'ın Türk karasularına girişine ve ithalatına geminin hiçbir tehlikeli atık içermediğine dair bir kontrol belgesi ulaştırılmadan izin verilmemesini istediklerini söyledi. Vardar, "Bu yapılana kadar İspanya hükümeti ve gemiyi ithal eden şirketle temasa geçilerek, geminin İspanya'ya geri dönüşünün sağlanması gerekli. Bütün bu isteklerimizi Dışişleri ve Çevre bakanlıkları ile Denizcilik Müsteşarlığı'na ilettik. Konunun yakından takipçisiyiz. Öğrendiğimize göre, Çevre ve Orman Bakanlığı da Sahil Güvenlik başta olmak üzere geminin Türk karasularına sokulmamasını, önce hiçbir atık içermediğine dair karasularımız dışında kontrol yapılmasını istedi" dedi.

Geminin bir kere Türk karasularına girip, söküm tesislerinin bulunduğu İzmir'in Aliağa ilçesine getirilmesi durumunda, tekrar geri gönderilmesinin çok zor olduğuna dikkat çeken Vardar, "Bunun bir örneğini, geçen yıl yaşadık. Geçen mayıs ayında izinsiz olarak getirilen, ancak yüksek oranda asbest içermesi nedeniyle ve bunun bildirilmemesi yüzünden sökümüne izin verilmeyen Sea Beirut gemisi buna en güzel örnektir. Bu geminin geri gönderilmesi için mahkeme kararı var. Ancak geminin çıktığı yer olan Fransa hükümeti sorumluluk kabul etmediği için bir yıldan fazladır zehir yüklü gemi Türk karasularında bekliyor" dedi.

Yine aynı firma Sea Beirut'u Türkiye'ye getiren firma olan MSK'nın, aynı zamanda Novoçerkask'ı getiren şirket olduğunu belirten Vardar, bunun da ilgi çekici bir husus olduğunu söyledi. Vardar, "Geçen yıl yaşandığı gibi bir oldubittiye izin verilmemeli. İlk etapta en büyük görev Çevre Bakanlığı ile Sahil Güvenlik'e düşüyor" diye konuştu.