Sivil Anayasa ve Çağrışımları

Siyasi hayatımızın en tartışmalı konularından biri hiç kuşkusuz anayasadır. Yaklaşık yüz elli yıldır anayasa arayışımız devam ediyor.

Kasım 20, 2007 - 00:11
 974
Adı üzerinde yasaların anası olan bu belge, bizde hep toplumu tepeden aşağıya biçimlendirme ve dönüştürmenin aracı olarak görüldü. Bu nedenle de, toplumun gerçek talep ve değerlerini yansıtan bir sözleşme olmaktan ziyade, devlet seçkinlerinin fildişi kulelerinde biçip topluma giydirmeye çalıştıkları bir "deli gömleği" olarak algılandı. Bu anlayış artık miadını doldurmuştu ancak daha yeni yeni özelliklede son cumhurbaşkanı seçiminde yaşanan anayasa eksenli kriz, yeni ve sivil anayasa arayışını da beraberinde getirdi. Yaklaşan genel seçimlerin belki de en önemli özelliklerinden biri, birden fazla siyasi partinin seçmenlerine "sivil" anayasa vaat ediyor olmasıydı. Sivil anayasa, toplumun geniş ve farklı kesimlerinin katılımıyla hazırlanacak olan bir "toplum sözleşmesi" olarak düşünülüyor.

Bu anayasanın temel felsefesi, dayandığı ilkeler neler olmalı?
Devlet-toplum-birey ilişkilerini hangi zeminde ve nasıl düzenlemeli?

DİSK/ GENEL-İŞ Sendikası Tunceli Şube Temsilcisi Hasan Çiçek’le Sivil Toplum Kuruluşlarının anayasa taslağı hazırlıkları sırasındaki rolünü konuştuk.

Sivil Anayasa nedir?

Hasan Çiçek: Bizim kriterlerimizde sivil anayasa halk yararına, halktan, emekçiden, üretenden yana olan ve temelde halkı esas alan anayasadır.

Sivil anayasaya neden gerek duyuldu, bu anayasanın hazırlanması için gereken şartlar oluştu mu?

Hasan Çiçek: Sivil anayasa hazırlığı içerisine girdiğini gösteren hükümet aslında samimi değil. Halka yönelik, halkın taleplerine açık gibi gösterilen bu çalışma aslında bir aldatmacadır. Hükümet toplumda sempati kazanma adına böyle bir uygulama içerisine girdi.

Anayasa taslağı hazırlanırken AKP bir açıklama yaptı. Açıklamasında toplumun her kesiminden seslerin içinde barınacağı bir anayasanın hazırlanacağı ifade edildi. Bu açıklamaya sadık kalındı mı?

Hasan Çiçek: Hükümet yıllardır ihtiyaç duyulan sivil anayasayı hazırlarken büyük bir hata yaptı. Taslakta sivil haklara yönelik önemli düzenlemeler bulunmasına rağmen metni kapalı kapılar ardında, kendi seçtiği kişilere yazdırarak samimiyeti hakkında şüphe yarattı. Anayasa halka indirgenmedi ve toplumdan kopuk bir taslak hazırlandı.

Anayasa tartışmaları yaşanırken özellikle üzerinde durulan iki madde vardı: Biri türban sorunu diğeri ise sınır ötesi operasyon. Tartışmaların dar bir biçimde türban konusuna ve sınır ötesi operasyonda odaklanmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Hasan Çiçek: Anayasa bir ülkenin yönetimini belirleyen temel unsurdur. Herkes kendine uygun bir anayasa hazırlamak ister. Devlette kendine göre bir anayasa taslağı hazırlayarak sermaye güçlerini esas aldığını gösterdi.

Ülkemizde çok sık anayasa hazırlanmakta, bunun nedeni nasıl açıklanabilir?

Hasan Çiçek: Eğer bir ülkede halkın taleplerine yönelik bir anayasa hazırlanmazsa ve dikkate alınması gereken kişilerin seslerine kulaklar tıkanırsa o ülkede her daim yeni anayasaların hazırlanması kaçınılmaz olacaktır. Türkiye’de anayasa ithal ediliyor. Bir ülkede halka dayalı yönetim yoksa, darbelere göre şekil alıyorsak bu da beraberinde şekil olarak yeni ancak içerik olarak pek de değişmeyen anayasaların yürürlüğe girmesine vesile olur.

***
Anayasa hukukçusu Prof. Dr. Ergun Özbudun başkanlığındaki bir grup hukukçu tarafından üzerinde çalışılan sivil anayasa taslağı birçok tartışmayı ateşledi. Her ne kadar basına parça parça sızsa da taslak; yöntem, içerik ve hedefler açısından çoğu kesimde rahatsızlık yarattı. Dile getirilen hassasiyetler Türkiye’nin siyasi, ekonomik, hukuki ve sosyal geleceğini birebir etkileyecek olan bu yeni “sivil” anayasa girişiminin bir toplumsal kaos sürecinin tetikleyicisi olmaması adına gösterilen yerinde tepkiler mi, yoksa gereksiz, paranoyakça bir güvensizliğin göstergeleri mi, hala merak konusu.

Haber: Umut KARAKOYUN