Pablo Neruda

'Burada sizin için tehlike teşkil eden tek şey var: Şiir.' Evini basan ve her tarafı darmadağın eden Pinochet’nin askerlerini yöneten faşist subayın gözlerinin içine bakarak böyle demişti Pablo Neruda. Şili’deki Pinochet darbesinden bir gün sonra idi. Neruda, o günlerde artık ölüm döşeğindeydi ve sinik generalin yirmi yıllık diktatörlüğünü yaşamadı.

Temmuz 25, 2004 - 12:29
 1.1k
Söylenenlere göre, darbeden haberdar edilince Neruda, arkadaşı ve beraber çalıştığı Jorge Edwards’a dönüp, “Lanetli Franco’nun İspanya’sı gibi olacak” demiş. 

Nâzım Hikmet gibi, Paul Eluard ve Louis Aragon gibi, Lorca, Alberti, Miguel Hernandez gibi büyük aydın ve şairlerin dostu ve onlar gibi komünistti Pablo Neruda. Şili Komünist Partisi’nin aktif militanı olan Neruda, Lenin ve Stalin’in SSCB’sinin büyük hayranıydı. Kuruşçevcilerin darbelerine rağmen hiçbir zaman ideolojisini ret ve inkâr etmedi, taviz vermedi. 

12 Temmuz günü Neruda’nın yüzüncü doğum yıldönümüydü. Dünyanın her yerinde anısını yaşatmak için etkinlikler düzenlendi. Neruda özellikle İspanya’da çok sevilir. Bu sevgi ve bağlılık sadece onun büyük bir şair olmasından dolayı değil, aynı zamanda Franco ve faşistler tarafından katledilen Cumhuriyet’e sahip çıkmak için harcadığı emeklerden dolayıdır da. O dönemde Şili Konsolosu olarak bulunduğu Madrid ve Barcelona’da Cumhuriyet’in yaşayabilmesi için çok emek sarf etti.

Daha sonraları binlerce cumhuriyetçi militanın, sığındıkları Fransa’dan, işbirlikçi Petain yönetimi tarafından İspanya’ya iade edilmesi söz konusu olduğunda da, yoğun çaba sarfetmiş ve hayatlarının kurtarılmasında önemli rol oynamıştı. Onun en ünlü özgürlük şiirlerinden birisinin adı “Yürekte İspanya” dır: Hain generaller/ Ölü Evime Bakın/ Yıkılmış İspanya’ya bakın/ Ama her katliamınız için/ bir gün kalbinize gömülecek/ kurşunlar doğacak. 

Pinochet’nin darbesinden ve şairin dostu ve hayranı Salvador Allende’nin ölümünden tam on iki gün sonra, 23 Eylül 1971 günü, Neruda da gözlerini hayata ebediyen yumdu. Bugün kendisinden her bahsettiğimizde, ölümünün askeri darbe günlerine denk düşmesinden dolayı, her seferinde o lanetli Pinochet’yi de anımsamak zorunda kalıyoruz. 

ABD’nin Şili darbesinde oynadığı tayin edici rolden ise, ya hiç ya da pek az söz ediliyor. “Ulusal Güvenlik Doktrini” olarak adlandırılan politika adına Washington yönetimi, halklara ve insanlığa karşı sayısız katliam gerçekleştirdi. Bu doktrin, Allende’nin demokratik Şili’sine de uygulandı. Burada, son olarak Irak’ta olduğu gibi Amerikan askerleri doğrudan işgale girişmediler. Çünkü gerici Şilili generaller, Nixon ve Kissinger gibi katillerin planlarını harfi harfine uyguladılar. 

CIA’nın hazırladığı “devre dışı bırakılması gerekenler listesi”nde Neruda’nın en ön sıralarda yer aldığı belirtiliyor. Yalnız bu konuda, Şilili generaller efendilerinden daha temkinli davrandı. Ölüm döşeğindeki dünyaca tanınmış bir kişiyi, Neruda’yı tutuklayıp, uluslararası bir skandalın patlamasına sebebiyet vermediler. 

Neruda’dan geriye, bizlere kalan, mükemmel bir eserdir. “Yanlızlığın içinde tek başıma/ Irmaklar gibi ağlamak istiyorum”... Yirmi aşk şiiri, bir umutsuzluk şiiri, “Her tarafta kendini sorgulayan onca insan var ki”... ve diğerleri. Ve bugün bizlere, aydın kişinin angaje olması gerektiğini öğütleyen, toplumsal adaletsizliğe karşı mücadele eden ve isyan bayrağını doruklara yükselten büyük bir insan örneği kaldı. 

Neruda ismi, tıpkı Nâzım, Hernandez, Mayakovski gibi sonsuza kadar, baskıya karşı ve özgürlük için mücadeleyle birlikte anılacaktır. 

Her halk mücadelesinde her zaman şairler var olmuştur, devrim her zaman şairlere ihtiyaç duymuştur. 

Zira, devrimin bizzat kendisi; epik, zorlu, bazen oldukça çetrefil, ama çok güzel, şefkat ve umut dolu bir şiirdir! Raul Marco