Noel Baba Kilisesi; Aziz Nikolaus NOEL BABA
Antalya’nın Finike ile Kaş ilçeleri arasında bulunan Myra antik kentindeki Noel Baba Kilisesi’ni Mart ayında 13 bin 973’ü yabancı turist olmak üzere toplam 14 bin 113 kişi ziyaret etti. Bu yılın ilk üç aylık bölümünde kiliseyi ziyaret edenlerin sayısı ise 32 bin 876’sı yabancı olmak üzere 33 bin 796 oldu. Peki ziyaretçilerin bu kadar ilgisi çeken Noel Baba kim?
Noel Baba’nın Aziz Nikolaus olduğunu ve bu geleneğin de Anadolu’da doğduğunu biliyor muydunuz?
Antik kaynaklara göre, İS 3. yy’ın sonlarında, Demre’nin 60 km. kadar batısında bulunan Likya’nın Patara kentinde doğan Aziz Nikolaus, varlıklı bir ailenin çocuğu olarak iyi bir eğitim gördü ve kendini insanlara adadı. Aziz Nikolaus’u bugünkü Noel Babalığına ulaştıran gizli hediye verme geleneği, gençlik yıllarında başlar. 270 yılında, İsa’nın ölüm yıldönümü olan 25 Aralık’ta, Demre’nin fakir aileleri kapılarının önünde altın elma, çocuk oyuncakları ve çerez bulurlar. Bu olay, Myra’da uzun süre halk tarafından konuşulur. Sonunda halk, hayalinde; ak sakalı, kırmızı ceketi, kırmızı çizmesi ve beyaz kukuletası ile sevimli bir ihtiyar görünüşünde, iki geyik tarafından çekilen bir kızağa oturmuş, Beydağları’ndan, her yıl İsa’nın doğum günü olan 25 Aralık’ta Myra’ya inerek fakirlere yardım eden bir “Noel Baba” yaratır. Aziz Nikolaus, Myra halkına yaptığı bu yardımlarını yıllarca büyük bir gizlilik içinde yürütmeyi başarır, fakat yine bir 25 Aralık gecesi, başında tanınmasını önleyecek bir başlık ve elinde bir çuval ile gece Myra sokaklarında ürkek adımlarla oradan orada koşarken, gece bekçisi tarafından fark edilir. Gece bekçisi şüpheli adamı yakalar, başlığını çıkarınca, Aziz Nikolaus olduğunu görür. Elindeki torbada da Myra’nın yoksul insanlarına hediye etmek üzere, altın elmalar, çocuk oyuncakları, giysiler ve çerezler bulunduğunu tespit eder. Hediyelerin sahibinin Aziz Nikolaus olduğu öğrenilince, Myra halkı ona Noel Baba der. Bu gelenek, Myra halkı tarafından, onun 6 Aralık 343’te ölmesinden sonra da sürdürülür. Bugün, her yılbaşında vitrinleri süsleyen Noel Baba’nın Anadolu’da doğup büyüdüğünü çok az kişi bilir.
‘Yeni piskoposumuz’
Onun “Denizcilerin koruyucusu” olarak payelendirilmesine neden olacak olay ise Kudüs’e yaptığı deniz yolculuğu sırasında gerçekleşir. Aniden çıkan bir fırtınadan, onun dualarının yardımı ile kurtulduklarına inanan denizciler, Nikolaus’u “Denizcilerin Azizi” olarak kabul eder. Kudüs dönüşü Myra (Demre) kentine yerleşen (İS 285) Aziz Nikolaus, bir sabah, her gün yaptığı gibi, erkenden kiliseye gider. Kilisedeki bütün rahiplerin başına toplandığını görünce çok şaşırır. Rahipler onu kucaklayarak “İşte bizim yeni Piskoposumuz” der. Ne olduğunu anlayamayan Nikolaus’a rahipler durumu açıklar:
“Piskoposumuz birkaç gün önce öldü. Yerini alacak kişinin kim olacağı konusunda günlerdir seçim yapıyorduk ama sonuca varamadık. Geçen gün dua ederken birden bir ses duyduk ‘Yeni piskoposunuz olarak, yarın bu kiliseden içeri giren ilk kişiyi seçin’ diyordu. Şimdi dualarımız kabul olundu. Siz, kilisemizden içeri giren ilk kişisiniz.”
Myra Piskoposu Nikolaus, yaptığı dini ve sosyal çalışmalar ile, halkın problemlerine insancıl çözümler getirerek, hümanist bir dini lider olur.
Papazlığı sırasında, onun azizlik mertebesine yükselmesine neden olan birçok mucize gerçekleştirdiğine inanılır. Aziz Nikolaus’un zamanla bütün dünyada ‘babalığın’ ve sevginin sembolü olur.
Yayılan bir efsane
Aziz Nikolaus’u mucizeler gösteren bir aziz, bir halk kahramanı, zor durumdaki kişilere yardım eden bir kişi olarak kabul eden ve onu bütün bu yetenekleri ile sevenler, onun ününü Bizans sınırları dışına, İtalya’ya, Orta Avrupa’ya ve İskandinav ülkelerine kadar taşımışlar. Avrupa’da onun adına binlerce kilise yaptırılmış; 6. yy.da İstanbul’da Roma İmparatoru 1.Justinianus’un yaptırdığı kilise de bunlardan biri. Aziz Nikolaus’un Noel Baba’ya dönüşmesi ilk kez Almanya’da gerçekleşmiş; bu gelenek daha sonraları Protestan kiliselerinin çoğunlukta bulunduğu ülkelere, sonra da Fransa’ya yayılmış.
ÜÇ FAKİR KIZ SÖYLENCESİ
Noel Baba Kilisesi’nin yakınında, üç kızı olan fakir bir baba vardı. O devirde hiçbir kız çeyizsiz evlenemezdi. Yoksul baba, o kadar çaresizdi ki, kızlarını nasıl evlendireceğini düşünür, bir türlü bulamazdı. Bir Noel gecesi, üç kız kardeş odalarında oturmuş, nasıl evlenebilecekleri konusunda konuşuyorlardı. En büyüklerinin aklına, kendini esir pazarında satarak, diğer kız kardeşlerine çeyiz düzme fikri geldi. Bu düşüncesini kız kardeşlerine açtı. Diğer kız kardeşler buna karşı çıktı. Her biri, kendinin esir pazarında satılarak, diğer kardeşlerine bu para ile çeyiz yapılmasından yanaydı. Açık pencereden tartışmaları duyan Aziz Nikolaus, bu yoksul aileye yardım etmeye kararı verdi. Kiliseden alelacele getirdiği bir kese altını açık olan odanın penceresinden içeriye attı. Tarih, İsa’nın doğduğu gece olan 25 Aralık’tı ve bir mucize olmuştu. Kızların en büyüğü bu parayla hemen evlendi. İkinci kız kardeş için de bir yıl sonra aynı gün bir kese altını pencereden atan Aziz Nikolaus, onun da evlenmesini sağladı. Üçüncü yıl Aziz Nikolaus, Demre’de Aralık ayının çok soğuk geçmesi ve evin pencerelerinin kapalı olması nedeniyle üçüncü kıza vereceği para için başka bir yol düşündü. Üç kız kardeşin oturduğu evin çatısına tırmanarak altını bacadan aşağıya attı. Evin en küçük kızı, çoraplarını yıkamış ve kuruması için ocağın üzerindeki bir ipe asmıştı. Bir kese altın çorabın içine düşmez mi? Üçüncü kız da böylece çeyiz parasına kavuşmuş, hemen evlilik hazırlıklarına başlamıştı bile.
Çağrı Yağar