Newrozun Ardından ve Seçimleri Boykot Üzerine

Bir Newroz süreci Kürt hareketi açısından cephesel mücadele bakımından oldukça açık bir güç gösterisi ve düzene açık perdeden mesaj verir düzeyde geride bırakıldı.

Mart 22, 2009 - 18:04
 926
Seçimlerin heyecanı ve itilimi ile bezenen süreç; Newrozu oldukça sakin geçirmemize ve düzenin kolluk güçlerinin aldıkları talimatı olduğu gibi uyguladıkları; seçim ve seçimler sonrasına endekslenmiş olan kapsamlı plan, Obama’nın gelişi öncesi hazırlanan süreç, Erbil’deki konferans vs hepsi bir genel planın dahilinde ilerliyor. Seçimler ve sonuçlarına göre yeniden güçler dengesine göre, planlarda ufak-tefek değişiklikler beklemek olası hale gelecektir. Zira DTP’nin durumu, gücü ile bağıntılı KUKM’nin sürece dolaylı ya da dolaysız katılımını koşullayacaktır.

Bu bakımdan seçimler öncesi , gerek emperyalist kapitalistlerin,egemen faşist devletin ve gerekse de sürece dahil olmak isteyen- yani konferans ve burjuva yasal çözüme dahil olmak isteyen- DTP ya da dolaylı olarak KUKM bakımından referanduma havasına büründürülmesi tesadüfi ve bu çerçevede düşünüldüğünde anlaşılmaz değildir. Sorun, burjuva düzen yasallığının Kürt sorununu, Kürtlerin özgürlük,bağımsızlık, eşitlik, adalet vs gibi burjuva genel anlamda; özel anlamda da sınıfsal-ulusal vs gibi ayrımsal sorunlarının çözülüp çözülemeyeceğidir. Bir çok makalede ifade ettiğimiz üzere, bu asla mümkün değildir mevcut düşünsel, mevcut sınıfsal bakış açısı ile. Zira KUKM açısından, sınıfsal olarak duruşunun nesne sınıfsal anlamlandırılması Kürt Ulusal burjuva karakterinin baskınlığıdır.Doğal olarak düzen sınırları içinde mücadelenin boğulma olasılığı her geçtiğimiz gün daha bir öne çıkmaktadır. Komünistlerin bu yönlü uyarıları ve dikkat çekmelerine kulak tıkayan Kürt Ulusal burjuvazisi; mevcut sistemle en iyi koşullarda pazarlığın gövde gösterisini yapmıştır Newrozla. Ardından Yerel Seçimlerdeki kısmi başarıları da buna eklenirse; Emperyalist ABD’nin dayatmasıyla dolaysız olarak DTP, dolaylı olarak PKK sürece dahil olacaktır. Erbil’deki konferans burjuva düzen yasal sınırları içinde sorunu küllendirmeye girişecektir.

Faşist sömürgeci devlet Newrozda bilerek ve isteyerek provokatif bir tutum almamıştır. Aynı tutumun genel olarak seçimlerde de süreceğini kestirmek olanaklıdır. Zira mevcut kıskaç ve kapan harekatı gereği böyle bir tavır alınması oldukça gereklidir düzen açısından. Daha önceleri yazdığımız bir yazıda belirttiğimiz ve değerlendirdiğimiz üzere; Kürt Ulusal Kurtuluş Mücadelesi, Kürt ve Kurt Kapanına sıkıştırılmak,bu kapan içinde boğulmak isteniyor. Maalesef KUKM, mevcut durumda gerek önderliğinin niteliği gereği ve gerekse de siyasal olarak komünist devrimci bir rotada olmayıp, sınıfsal liderliğin emekçilerden olmamasından kaynaklı, kısmen de “savaş yorgunluğunun” oldukça ağır basmasından dolayıdır ki; kendine göre ne “uygun koşullarda” pazarlığı dayatmakta ya da dayatılan mecrada “en uygun”- yine burjuva mecrada- çözümü kendince yaşamak-yaşatmak istemektedir. Bu bağlamda TDH içinde egemen eğilim olan reformist-revizyonistlerinde olağan destekleri yanında; KUKM’ne ötende beridir yamanmış güçlerin de desteği alındığı içindir ki, Devrimci çözüm oldukça uzaktır şimdilik. Bu anlamda genel olarak “sakin” geçen Newroz bir nevi güçlerin kendilerince sınanmasını öngörmekteydi, nitekim öyle de oluyor.

Yerel Seçimler üzerine daha önceleri de yazdığımız yazıları da göz önüne alırsak söylediklerimizin bire bir zaman içinde doğrulandığını görmekteyiz. Yerel seçimlere gelinen süreci,bu seçimlerin niteliğini, zaman içinde anlamlı bir biçimde düzenin kendini dayatması, referandum havasına büründürerek seçimleri mevcut durumda kriz ve sonuçlarının üstünün örtülmesi , geniş proleter-emekçi yığınların düzenle olan bağlarını koruması anlamında kullanmak üzerine kurulu yapısı , başından beridir hileli seçmen yazılımlarından tutalım da seçmenlerin kimlik numaraları olmadan oy kullanamaması , Kürdistan’da ikili sıkıştırmanın , Anadolu’nun batısında da aynen AKP-CHP kapanına sıkıştırılarak düzenin meşruiyetinin sağlanması amacına dönük manevralar gelişmelerinde gösterdiği gibi açık ve nettir.

Mevcut seçimlere reformist-revizyonistlerin katılımı elbette ki kaçınılmaz ve onlar açısından oldukça doğaldır. Ama beri yandan düzenin gerçek muhalifleri olması gereken devrimci-demokrat, komünist devrimciliğe yakın hareketlerin seçimlere katılımı oldukça anlamlıdır. Klasik gerekçelerle mevcut seçimin içeriğinin karartılarak, sürece dahil olunması düzenin bu ortaoyununa alet olmak demektir.Mevcut hareketlerin ezici çoğunluğu bu orta oyununa gelmiştir. Ama bir gerçek var ki, yapılagelen çalışmalar, sözü edilen büyük “ devrim” propagandaları , “seçimlerin gerçek yüzünün açığa çıkarılması” gibi büyük lafların kıymeti harbiyesi yoktur ve kalmamıştır. Çalışmaların hiçbir özgün, öncesini aşan, mevcut sözüm ona politize ortamı devrim lehine çeviren özgül hiçbir yönü yoktur ve de olamaz. Peki tüm bunlara rağmen; neden hala klasik bir kafa yapısının ürünü olan bir yol çizilmekte ve şablonculuğa devam edilmektedir? Bu soruların yanıtlarının seçim sonrasında dürüstçe özeleştirisinin yapılacağını sanarak, dileyerek “yol yakınken, hala bu oyuna fiili olarak katılmamışken “ Devrimci Proletaryanın yolunun bulunacağını ümit ediyoruz. Seçimler sonrası eleştiri – özeleştiri mekanizması nasıl işleyecek göreceğiz hep beraber.

Türkiye tarihinin en kritik, en traji-komik, başından beridir tartışılan, en gayrı-meşru seçimleri olan bir hafta sonraki seçimlere katılmamak, aktif- pasif tüm direnç mekanizmalarını harekete geçirerek düzeni meşrulaştırmamak için seçimler boykot edilmelidir.Yerel Seçimler ve Devrimci Tutum Üstüne adlı makalemizde de başından beridir iddia ettiğimiz, savunduğumuz gerekçelerle seçimleri boykot etmek, mücadeleyi proletaryanın devrimci yolunda yürütmek üzere kavgayı dallandırmak üzere , sokaklar, alanlar devrimci sloganlarla kuşatılmalıdır. Düzenin sıkıştığı yerde imdadına koşturulan son iki seçimler süreci; oynanan demokrasi oyununun nihai olarak tükenişe doğru giden yolun döşenmesi demek olduğu açıktır.

29 MART SEÇİMLERİ HER TÜRLÜ YÖNTEM VE ARAÇLA BOYKOT EDİLMELİDİR.

BURJUVA DÜZENİN EN KİRLİ SEÇİM OYUNLARINDAN BİR OLAN 29 MART'TAKİ ORTA OYUNUNA ALET OLUNMAMALIDIR.

22.03.2009
Mahmut Halil Can ( Sendiren)
http://ateshirsizi.net