ONURCA gönderdi: "Biliyorum. Sorumu çok anlamsız bulduğunuzu ve söz yerindeyse “bıyık altından” gülümsediğinizi biliyorum.
Bana bu soruyu sorduran, şu an içinde bulunduğumuz toplumun “aşk” anlayışıdır. Günübirlik ucube cinsel(siz)liklerden ve birkaç “canım-cicim” sözünden öteye gitmeyen, gidemeyen bir aşk anlayışı var toplumumuzda.
Ve bundan dolayı günümüzdeki aşkı ben, “Bukalemun gibi her ortama uyum sağlayan, yılan gibi gömlek değiştiren, istikrardan ve gramerden yoksun bir cinsellik” olarak tanımlıyorum. Bu “aşk” biçimi içinde olanlar için örneğin maç izlemek, bira içmek, kendisini başkasına beğendirmek için saatlerce ayna karşısında makyaj yapmak, hatta maçoluk yapmak kadar sıradandır. Sevgilisini(?) kıskandırmak(!) için yanına bir başkasını alıp hava atmak da olağan davranışlardandır.
Oysa...
Oysa aşık olan insan yağmur yüklü bir bulut gibidir; her bitkinin köküne cömertçe yağar. Eğer önceden egoist bir yapısı varsa ondan hızla uzaklaşır, yaşam pusulasını paylaşıma doğru çevirir.
Oysa aşık olan insan öylesine hassaslaşır ki, elindeki sopanın örümcek ağına dokunduğunu hisseder. Aşık olduğu insanın “yüzü suyu hürmetine” tüm insanlığa karşı daha duyarlı olur ve elinden geldiği kadar bunun gereklerini yapar.
Oysa aşık olan insan, sevdiğini hiç düşünmez; çünkü o, her zaman aklındadır; düşündükleri, sevdiğine ilişkin istemlerden öteye geçemez.
Oysa aşık olan insanın kanı, harlanmış bir volkan gibidir; damarları patlatır ve lavlarını bir sel gibi içindeki zaaflarına yönlendirir, zaaflarını yakar, yok eder, gittikçe erdemi güçlenir.
Oysa aşık olan insan, karıncanın ayak seslerini duyar. Sevdiğinden bir şey duyuyorsa, bilir ki, doğrudur; tartışmaz.
Oysa aşık olan insan, aşka ömür biçmez. Zaman kavramı aşk içinde geçersizdir; geçerli olan “On Sonsuzluk” kuralıdır.
Oysa aşık olan insan, sevdiğinin her sözüyle gökten yıldız söker; kendine yol, yâre taç yapar.
Oysa aşık olan insan, yârinin her nefesinden yeni evrenler yaratır; güneşe ışık ve alev emzirir. Kızıllığı sokak sokak gezerek avuç avuç dağıtır üşüyen insanlara.
Oysa aşık olan insan, sevdiğinin karşısında titrer, dili tutulur, gözleri (yüreği) konuşur.
Oysa aşık olan insan, çocukça sevinç çığlıklarını göğe öylesine yükler ki, göğün beli kamburlaşır.
Oysa aşık olan insan “Yâr Okyanusu”nda bir damla su gibidir, erir içinde.
Oysa aşık olan insan Kızılırmak misalidir, Anadolu’yu sarması gibi sarar yârini.
Oysa aşık olan insan, “Benden bu kadar renk!” diyerek “renk” sınırlamasına gitmez, gidemez. Gökkuşağının tüm renklerini göğe cömertçe sunması gibi kendini yâre sunar.
Oysa aşık olan insan, tek bir insandır; kendini sevdiğinde, sevdiğini kendinde bulur. Gökyüzündeki bu buluşmaya gülümseyerek tanıklık eder gökkuşağı, bulutlar selâma durur.
Siz... Hiç aşık oldunuz mu?
Onur Çağlar"
|
Tarih: 11.04.2008 Saat: 10:45 |
|
| |
Haber Puanlama |
Ortalama Puan: 4.5 Toplam Oy: 2
|
|
|