|
En başta şarkının adı yanlış, zira şarkının adı, “Beyaz Türk’e dokunan karşısında susamam” olmalıydı. Zira bu şarkı Beyaz Türkler tarafından, Beyaz Türklerin iktidara yürüyüşü için yapılmış. Şarkıda sözü geçen kadınlar, hayvanlar, Berkin Elvan, “Sefil” diye adlandırılan Demirtaş, mülteciler, doğa katliamı sadece birer konu mankenidir (nesne). |
“Susamam” diyor ama Kürtlere, Ermenilere, Rumlara, Süryanilere yapılanlardan hiç söz etmiyor. Bu kısımları geçiyoruz, zira derdimiz bu şarkıyı yapanların ahlakını tartışmak değil, düşmanın ahlakını tartışmak bizim işimiz olamaz.
Nihayetinde bunlar düşmandır ve düşmanlıklarını da gayet iyi biliyorlar. Kırmızı çizgilerine sadıklar.
Peki ya Kürtlük adına ortalıkta dolaşıp, düşmanın bir gülücüğü için kırk
takla atan, “acaba benim başımı da okşarlar mı?” diye kılıktan kılığa giren Kürt
müsveddelerine ne demeli?
Sormak istiyoruz, bu şarkıda bir Kürdün taraf olacağı ne var ki, Kürtler bu
şarkının taşıyıcısı olup, onu kendilerine bayrak yaptılar? Hiç! Eğer siz
Kürtleri Kürtlüğün karşına dikip, onu “Türkiye’nin demokratikleştirilmesi”nin
neferi yaparsanız, sonuç da bu olur.
Aslında keramet şarkıda değil, Kürtlüğün içini boşaltıp, onun içine Türklüğü
dolduranlardadır. Bu onların zaferidir! Bu işbirlikçiler Kürt ulusunu öyle bir
hale getirdiler ki, Kürt ulusu eski katilini yeni kurtarıcısı olarak coşkuyla
selamlayabilmektedir. Aslında bunun, kavga eden iki kadının birbirlerine, “seni
kocama s…” diyerek alt etmeye çalışmasından ve bundan mutluluk duymasından farkı
yoktur.
Peki ya feministlere ne demeli? Onların durumu da Kürtlerden farklı değil.
Adamlar klip boyunca erkekliğe, adamlığa methiyeler dizmişler, mesela “kadına el
kalkmaz” derken burada yine yüceltilen erkektir, çünkü kadın güçsüzdür. Keza
adam olmaya anlam yükleniyor, birileri “kalıbının adamı” olmamakla suçlanıyor.
Ne var ki birçok feminist topluluk olayın bu kısmıyla ilgilenmiyor, zira onların
da derdi feminizm değil, beyaz Türklüğün çıkarlarıdır.
Eğer bir ulus ya da topluluk kendi olamıyorsa, o zaman da başkalarının
şarkısında konu mankeni olur, bundan da mutluluk duyar. Kürtler ve feministler
açısından durum tam da budur.
Elias Nin
Facebook'tan Yorumlar: