Kimler kafa tokuşturur, kimler öpüşür? |
Kafa tokuşturmak bizim kültürümüzde var mı? İşçiler niye kafa tokuşturur?
Büyük bir ihtimalle siz de karşılaşmışsınızdır, kafa tokuşturan insanlarla.
Kadınlarda çok görmedim, o yüzden erkeklerin kafa tokuşturmasını demem daha
doğru olacak. Neredeyse bugün hepimize normal gelen bu davranış ya da selamlama
biçimi hakkında hepimizin düşünmesi gerekmez mi? Neden insanlar kafa
tokuştururlar? Kafaların hafif yana eğilip çapraz bir biçimde hayvanların boynuz
yerlerine denk gelen alın noktalarını birbirine dokundurarak selamlaşmanın ters
bir tarafı yok mu sizce?
Bugün yaygınlık açısından baktığınızda yok gibi gelebilir bize. Ancak
geçmişimize, gündelik yaşamımızın tarihine, kültürel tarihimize ve
geleneklerimize baktığımızda kafa tokuşturmak hiç de normal değil. Ortada ciddi
bir terslik ve yanlışlık var.
Bugün kafa tokuşturanlar, başta, daha çok miliyetçi-ülkücü kesimlerdi. Şimdi ise
neredeyse bu milliyetçi kesimleri de kapsayan bir biçimde muhafazakar erkeklerin
çoğunda görülüyor. El sıkışmadan sonra yanakların yan yana değmesini sağlayarak
öpmeye çalışmak yerine alınları çapraz birbirine dokundurarak, yani tokuşturarak,
ortaya çıkan bu selamlama biçimi büyük bir köksüzlüğün ta kendisi. Hem de büyük
bir köksüzlük ve kültürsüzlük durumu.
Hatta insana yabancı bir durum.
Şimdi buna biraz bakalım. Öpmek mi tokuşturmak mı? Gerçekten de bizim
kültürümüzde, köklerimizde ve insanlığımızda kafa tokuşturmanın bir yeri var mı?
Hele hele kafa tokuşturma bugün milliyetçi-muhafazakar kesimler tarafından bir
davranış kalıbı haline getirilmişse bu durum daha da ilginç oluyor.
Biz insanlar, öperiz. Öpmeden, öpülmekten hoşlanırız. Tek başına Türkiye insanı
değil Franszılar da, Yunanlılar da böyledir. Belki de bütün Akdenizliler. Öpmek,
tıpkı dokunmak, koklamak, bakmak, gülümsemek gibi... Bunlar da insani
davranışlar ve bunları da sevgi belirtirken kullanırız.
Konuyu dağıtmayalım, Türkler ya da Kürtler daha doğrusu
Balkanlar-Kafkaslar-Ortadoğu halkları söz konusu olunca öpmek daha da değerli
hale geliyor bizler için. Biz öperiz, öpmek bizim insanlara saygı ve sevgimizde
gösterdiğimiz büyük bir davranış biçimidir. Türkülerimizde, deyimlerimizde,
kültürümüzde ve göreneklerimizde öpmenin büyük bir yeri vardır. Öpmek derken,
kelimenin gerçek ve saf anlamıyla öpmekten bahsediyorum, her hangi bir benzetme
ya da anlam yüklemesi hiç yapmıyorum.
Biz öperiz.
Örneğin, ellerinden öperiz. Bu bir deyim, saygı göstermek istediğimizde
kullanırız. Küçükler büyüklerin ellerinden öperler, bayramlarda, vedalaşırken,
yeniden kavuşunca, af dilerken. Bir de alnımıza koyarız. Büyüklerimizin elini
öpüp, ellerini alnımıza götürüp bir de oraya dokundururuz.
Ekmeği de öper, alnımıza götürür, yerden kaldırırız. Bizim insanımız bayrağı da
öper, örneğin Kuran-ı Kerimi de. Kutsal saydığımız, aziz gördüğümüz, saygı
gösterdiğmiz, önünde eğildiğimiz olguları, insanları, değerleri, kavramları
öperiz. Bundan gocunmayız.
Kadınlarımız birbirinin elini öper. Daha doğrusu küçük büyüğün. Hatta elinin
üstünü değil tersine avuç içi öpülür, sonra iki ya da üç kere kadınlar
yanaklarından birbirlerini öpmeye çalışır. Kadim Anadolu kültürünün bir gerçeği
değil midir bu? Nasıl görmezden gelebiliriz?
Biz öperiz. Saygı ve sevgimizi ifade ederken...
Örneğin büyükler küçüklerin ellerinden öperken, büyükler de küçüklerin
gözlerinden öper. Gözlerinden öperim deyimi tek başına bir mektup kalıbı
değildir. Büyüklerin, kendinden küçüklere hürmet, sevgi ve muhabbetinden başka
ne olabilir ki? Gözlerinden öperiz biz çocuklarımızın, torunlarımızın,
yeğenlerimizin ve bebeklerimizin...
Biz öperiz. Saygımızı ve sevgimizi göstermenin yanında takdirimizi sunarken
de...
Örneğin, büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öperken, takdir ettiğimiz
insanları alınlarından öperiz. Alın karışlamak da vardır bizde. Alın şeref, onur,
yücelik, doğruluk, dürüstlük gibi niteliklerle anıla gelmiştir. Alnı açık başı
dik yürürüz örneğin. Yalana, yolsuzluğa, günaha, suça bulaşmamışsak... Başarılı
insanın, fedakar insanın, iyilik yapanın, kahraman olanın alnından öperiz. Öpmek,
tek başına cinsel bir kelime değildir, tam da burada geçtiği gibi saygının, onur
duymanın, gururlanmanın, tebrik etmenin, takdir etmenin de yoludur.
Biz öperiz. Saygımızı, sevgimizi, takdirimizi sunarken öptüğümüz gibi aşkımızı
göstermenin de en büyük yolu öpmekten geçer.
Örneğin, bebeğimizin, yavrumuzun yanaklarından öperiz. Hatta bir Türksen örneğin
bir Alman değilsen (Alman arkadaşlarım kızmasın kültürel bir olgudan
bahsediyorum) çocuğunu koklayıp ısırırsın, bırakın yanağını, boynundan,
ayaklarından, ellerinden göbüşünden öpersin. Kahkahalarla güldürürsün yavrunu.
Bundan daha büyük bir mutluluk yoktur bizim için. İster baba, ister anne ol.
İstersen akrabalığın olmasın, biz de çocuk böyle sevilir, doya doya, coşkuyla
ama hepsinden önemlisi öperek!
Örneğin, biz sevgilimizi de öperiz. Sevgilimizi yanağından öpmeyi bırakın,
yarimizi dudağından öperiz. Hatta öpmenin en özelidir bu. Kimseyle paylaşmayız!
Namus, bu topraklarda cinayet sebebidir doğru ya da yanlış, namusumuz öpmektir!
Biz öperiz. Sevgimizi, saygımızı, takdirimizi sunduğumuz gibi korkarken de,
boyun eğerken de, diz çöküp yalvarırken de ve hatta medet umarken de yani
çaresiz kaldığımızda da öperiz. Korkudan öperiz, ancak öpmekten korkmayız!
Örneğin, elini ayağını öperiz çaresiz kaldığımızda ya da af dilediğimizde. Kulun
kölen olayım demektir bu, çaresiz bir insanın bir insana yalvarmasıdır. Kötüdür,
aşağılıkçadır ama gerçektir. Efendisinin elini ayağını öpen ne kadar çok insan
olmuştur bu dünyada. Hegel'in köle-efendi diyalektiğinden değil bizim Anadolu
insanından bahsediyorum. Eteğini öptük yıllardır padişahların. Ezildik,
sömürüldük, kulluk ettik padişahlara kadılara... Eteklerini öperken padişahların
insanın insana kulluğuna lanet ettik.
Örneğin eşikler öperiz medet umarken velilerden, azizlerden, türbelerden,
dedelerden, babalardan. Çaresiz insanımızın hastalıktan, işsizlikten,
yoksulluktan, evlatsızlıktan ne bileyim yalnızlıktan kurtulmak için dileğidir bu.
Bu tür batıl ve yanlış inançlar olsa bile kültürel ve inançsal bu değerleri
görmezden gelebilir miyiz?
Biz öperiz. Öpmekten, öpülmekten ürkmeyiz. Öpmek bize yabancı değil tersine
binlerce yıllık geçmişimizin, kültürümüzün, göreneklerimizin bir parçası.
Deyimlerimizden gündelik davranışlarımıza kadar öpmenin çok doğal olduğunu
biliriz.
Tıpkı kafa tokuşturmak gibi. O da doğaldır. Ama insanlar değil, tersine koçlar
kafa tokuşturur, geyikler kafa tokuşturur, keçiler kafa tokuşturur bir de
boğalar. İnsanlar öper.
Boynuz büyüklük gösterir, küçük bir kuzunun ya da yavru geyiğin boynuzu yoktur,
büyüdükçe gelişir, hayatta kalmanın aracıdır bir de doğal seçilimin.
Ala geyik ne boynuzun sallarsın demişler, türkü yakanlar. Koçları süslemiş kafa
tokuşturmuşlar kış aylarında Anadolu köylüsü. Kınalar yakmış. Boğaların kafa
tokuşturmasını izlemişler Karadeniz yaylalarında. Süslemişler heybetli görünsün
diye! İnsanların kafa tokuşturmasına dair ne bir türkü ne de bir gelenek
görürsünüz. Bulamazsınız!
Kimler kafa tokuşturur diye sormuştuk ve bundan daha önemlisi niye kafa kafa
tokuşturur insan? Milliyetçi ya da muhafazakar bir toplumsal yapının
erkeklerinin kafa tokuşturması bir vaka. Sanırım cinsel tercihlere dair bir
korku var ortada. Erkek erkeğe yanaktan öpmenin "ibnelik"* olacağını düşünmek ya
da akla getirmek! Bu nasıl bir şey?!
Milliyetçi-muhafazakar bir ideolojinin bu ülkeye dayattığı gayri yerli, gayri
tarihi ve gayri insani bu davranış biçimini içimize sindirebilir miyiz?
Yıllırdır solun bu ülkeye yabancı olduğunu söylerler. Sizce doğru mu bu söz?
Milliyetçilik ya da muhafazarlık halkın değerlerine bu kadar zıt ve bu kadar
köksüz bir davranış kalıbını dayatırken "halkın değerlerine saygılı" saptaması
nasıl mümkün olabilir? Tersine, ülkemizin tarihine ve kültürüne o kadar yabancı
ki. Kafa tokuşturmak bizim kültürümüzde yoktur. İnsanların doğal bir davranışı
ise hiç değildir. Çünkü biz insanların boynuzu yoktur!
İnsanlar öper. Biz öperiz. Öpmekten korkmayız, çekinmeyiz. Büyüklerin ellerinden,
küçüklerin gözlerinden, başarılı arkadaşımızın alnından, yavrumuzun yanağından,
sevgilimizin dudağından öpmeye devam edeceğiz.
Kimsenin elini ayağını, eteğini ise öpmeyeceğiz! Bir de kafa asla
tokuşturmayacağız!
Kurtuluş Kılçer
*İnsanların cinsel yönelimine saygım var. Buradaki kelimeyi meseleyi etkili
anlatmak için kullandım. Başka yerlere çekilmemeli.
Facebook'tan Yorumlar:
|
Tarih: 12.09.2016 Saat: 11:34 |
|
| |
Haber Puanlama |
Ortalama Puan: 0 Toplam Oy: 0
|
|
|