"YURT DIŞINDA BULUNAN TÜRK VATANDAŞLARININ YURT DIŞINDA GEÇEN SÜRELERİNİN SOSYAL GÜVENLİKLERİ BAKIMINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ HAKKINDA KANUN" gereğince Türkler Türkiye'de emekli olabilir ama ben bu kanun hükümlerine aldanarak emekli olmasın derim.
Çünkü; 3201 sayılı yasa ile getirilen düzenleme ile Avrupalı Türk'ün cebinde yeşil sermayenin ve diğer fırsatçıların çaldıklarından geriya kalan son Centlere de devlet göz dikti. Kasası boşalan SGK kurumu çözümü Avrupalı Türkleri kandırarak borçlanmaya teşfik etmekte bulmuştur.
3201 sayılı yasaya göre borçlananlardan %1'i bile aslında bu borçlanmadan
sonra maaş talep etme hakkına sahip değildir. Ama maaş almaya teşfik ediliyor,
çünkü ilgili düzenlemeye göre bir aylık bile maaş alırsanız; bu borçlanmanın
iptali ile yatırmış olduğunuz borçlanma miktarını geri talep edemiyorsunuz.
Dayanak:Resmi Gazetede 06.11.2008 tarihinde (Resmi Gazete Sayısı:27046)
yayımlanan YURTDIŞINDA GEÇEN SÜRELERİN BORÇLANDIRILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİNE
İLİŞKİN YÖNETMELİK MADDE 11/4 'Borçlandıkları hizmetler dikkate alınarak aylık
bağlanmış olanlar, borçlanma başvurusundan vazgeçemezler ve bunların ödedikleri
borçlanma tutarı iade edilmez'
Çünkü; Benim yaşadığım Federal Almanya'daki durumu izah edecek olursam: Federal
Almanya bir SOSYAL HUKUK DEVLETİDİR. Burda emeklilik yaşınız olan (63-65) yaşına
kadar ya çalışırsınız ya da işsiz kaldığınız dönem için belli bir süre işsizlik
yardımı, bu yardımın süresi sona erdiğinde ise sosyal yardım (HARZ IV) alırsınız.
Yukarıda bahsettiğim 2008 tarihli yönetmeliğin Tanımlar başlıklı MADDE 4/d
hükmünün düzenlemesi şu şekildedir: 'Kesin dönüş: Aylık tahsis talebinde
bulunanların yurtdışındaki çalışmalarının sona ermesini, ikamete dayalı sosyal
sigorta ya da sosyal yardım ödeneği almamaları durunu'.
Oysa SGK nun Yurtdışı İşçi Hizmetleri Dairesi Başkanı burda yıllardır
televizyonlara haftada bir gün 5 SAAT (şu an salı günleri) çıkmakta ve ajite bir
dille burdaki vatandaşları 43 yaşında emekli olabileceklerine ikna ederek
borçlanmaya teşfik etmekte ve kandırmaktadır. Almanya'daki bir insanı
borçlanmaya ikna ettiniz ve hatta daha da ileri giderek aldatıp maaş almaya
teşfik edip başvurusunu alıp 43 yaşında maaşa bağladınız sayın SGK. Peki
yukarıda bahsettiğim gibi burdaki vatandaş emeklilik yaşına kadar ya çalışır ya
da devletten sosyal yardım alarak geçinir. İşsizlik yardımı veya sosyal yardıma
başvurarak BAŞKACA HİÇBİR YERDEN GELİRİNİN OLMADIĞINI SÖYLEDİ ve ilgili işsizlik
yardımı veya sosyal yardım aldı. Ama siz 43 yaşında emekli etmiştiniz ya, maaş
alıyordu ya, bunu Federal İş Ajansına veya Sosyal Yardım Kuruluşuna bildirmedi.
İşte bu nokta da büyük suç işlemiş oluyor.
Burda bitmiyor; BU DURUM SGK'ya İSTEDİĞİ FIRSATI VERİYOR. Vatandaş ne yaptı aynı
zamanda yaşadığı ülkede sosyal yardım veya işsizlik yardımı alınca; yukarıda
bahsettiğim yönetmeliğin 4/d maddesini de Türkiye açısından ihlal etmiş oldu.
SGK bu durumu Avrupalı Türkün adeta burnundan getirmektedir. Şöyleki; Avrupalı
Türkü borçlanmaya teşfik eden SGK kasıtlı olarak başlangıçta vatandaşın yaşadığı
ülkedeki sosyo ekonomik durumunu araştırmamaktadır. Vatandaş yaşadığı ülke olan
Federal Almanya'da emeklilik yaşına gelince Federal Almanya Emeklilik sağlığı
emekli olacak şahıs Türkiye kökenli olduğu için durumu SGK ya bildiriyor. Türk
vatandaşına ait tüm sigorta dökümünü yolluyor. Aman da ama SGK nelerini
yakalıyor vatandaşın bu sigorta dökümünden. Ne zaman çalıştığını, ne zaman
sosyal yardım aldığını, ne zaman işsiz kaldığını ve dolayısıyla işsizlik yardımı
aldığını. İşte bu nokta da Avrupalı Türk yaşamının son ve huzur içinde geçirmesi
gereken anını öyle bir kısıyor ki: Çünkü SGK tarafından başına getirilecekler
ömründen ömür götürüyor. Bu yaşta mücadele gücü de olmayınca çoğu zaman aklından,
yüreğinden kayıplarla ödüyor bunu (Psikolojikmen çöküp vefat eden müvekkilim de
oldu, şu an 2 kişi de çok kötü durumda).
EVET SGK NE Mİ YAPIYOR BU SİGORTA DÖKÜMÜ ELİNE GEÇİNCE:
AVRUPALI TÜRKE 3201 SAYILI YASA ÇERÇEVESİNDE MAAŞ ALMAYA BAŞLADIĞI İLK
AYLIĞINDAN İTİBAREN YAKALADIĞI BU ANA KADAR Kİ TÜM MAAŞLARINI İNSAFA SIĞMAYAN
BİR FAİZLE KARŞISINA KOYUP HEPSİNİN GERİ ÖDENMESİNİ EMREDİYOR. Bunun anlamı şu;
kaç yıl boyunca bu maaşı aldıysanız hepsini faizi ile birlikte geri ödemekle
yükümlüsünüz AMA BUNA DA AVRUPALI TÜRKÜN MALI DAYANMAZ.
Neyseki yakın zamanda insaflı hakimler çıkıp yasanın bu acımasız düzenlemesine
aykırı kararlara vardılar ve yargıtay da bu kararların arkasında durdu ama bu
kararlar da Avrupalı Türkün mağduriyetini tam olarak gidermiyor. Çünkü yasal (ama
adil olmayan) düzenlemeye göre siz ilk maaşı aldığınız tarihten bu durumunuz
tespit edildiği ana kadar ki bütün maaşları faizi ile birlikte geri ödemek
zorundasınız. Yani arada çalışmamış olmanız (GERÇİ YUKARIDA DA BAHSETTİĞİM GİBİ
ÇALIŞMASANIZ BİLE BU SEFER İŞSİZLİK PARASI VEYA SOSYAL YARDIM ALACAKSINIZ - YANİ
KURTULUŞUNUZ YOK- HER HALUKARNA 3201 sayılı düzenlemeye aykırı davranacaksınız)
dahi affedilmiyor. Şimdi daha çok yakın tarihli bir düzenleme çıkarıldı
SOSYAL GÜVENLİK KURUMU BAŞKANLIĞI
Sosyal Sigortalar Genel Müdürlüğü: B.13.2.SGK.0.0.10.07.01/01-031/482 05/08/2010
Konu : Türkiye-Almanya Sosyal GüvenlikSözlesme Aylıklarına Ait islemlerin Taşra
Ünitelerine Devrine dair 05 Ağustos 2010 tarihinde yayınlanan 2010/91 sayılı
genelgenin ‘(EK-3) ALMAN SİGORTALILIK SÜRELERİNİN TAHSİS İŞLEMLERİNDE
DEĞERLENDİRİLMESİNE İLİŞKİN TABLO’.
Az buçuk gözü açıldı açılacak olan Avrupalı Türkün gözü bu sefer de bu tablo ile
kör edilmeye çalışılıyor ki; geçen Salı günkü televizyon programında (Avrupada
yayım yapan bir Türk kanalı) SGK Yurdışı İşçi Hizmetleri Dairesi başkanının
adeta sizi yakaladım imalı, elini avuşturan tavrından bunu çok iyi gördüm. Bu
tablonun özü şu: Federal Almanya'da sigortadan muaf MİNİJOB denilen ve 400,
Euronun altında gelir elde edilen işler var. Normalde bizim 3201 sayılı yasa;
YAŞADIĞI ÜLKEDE ÇALIŞMASINA SON VERENLER 3201 SAYILI YASAYA GÖRE EMEKLİLİK MAAŞI
TAHSİS TALEBİNDE BULUNABİLİR diyordu ya; baktılar SGK ya para akışı yavaşlayacak
HEMEN DÜZENLEME DEĞİŞİKLİĞ (OYSA TEMEL YASA OLAN 3201 SAYILI YASAYA AYKIRI BİR
DÜZENLEME - NE YAPARSINIZ BİZİM ÜLKEMİZ İŞTE) ile bu tablo eklendi alakasız
şekilde yukarıdaki genelgeye. .
3201 sayılı yasa 1985 yılında çıktı ama 24 yıl sonra vatandaşları kazanılmış
haklarından mahrum edecek TEMEL KANUNA AYKIRI GENELGELER ÇIKARILDI. 2009 yılına
kadar 3201 sayılı yasaya göre emeklilik maaşı alanlara yaşadıkları ülkedeki
ekonomik durumlarını gösteren ve ilgili Federal Alman makamlarından (İş
Ajansından ve Sosyal Yardım Kuruluşundan) alınan belgeleri SGKya göndermeleri
talep edilmedi. Ama T.C. Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı, Sosyal Sigortalar
Genel Müdürlüğü, Yurtdışı Borçlanma ve Tahsis İşlemleri Daire Başkanlığının,
SAYI.13.2.SGK.O.10.07.01/01-031-3119,
KONU:Yurtdışında Geçen Sürelerin Borçlandırılması ve Değerlendirilmesi
(tarih:02.01.2009) 2008/11 sayılı GENELGE ile 3201 sayılı yasa çerçevesinde SGK
dan emeklilik maaşı bağlananlara 6 ayda bir yaşadıkları ülkedeki İş Ajansından
ve Sosyal Yardım Kuruluşundan çalışmadıklarına ve sosyal yardım almadıklarınıa
dair belge sunmaları zorunluluğu getirildi. AKSİ TAKDİRDE MAAŞLARI KESİLECEK..
Avrupalı Türk şu an şok halinde. Ellerinde son kalan malvarlığını da SGK alacak.
.
3201 sayılı yasa çerçevesinde emekliliğin KESİN DÖNÜŞ ibaresinin en baştaki
YAŞADIĞI AVRUPA ÜLKESİNDEN TASI TARAĞI TOPLAYIP TÜRKİYE'YE DÖNÜŞ YAPMAK
şeklindeydi. Bakıldı para akışı olmuyor; kesin dönüş ibaresi yumuşatıldı: maaş
tahsisi talebi esnasında Türkiye'de bir pasaport ibrazı ve ikamet adresi
gösterme şeklinde yumuşatıldı. Çalışma yasağı vardı; baktılar para akışı duracak;
400,-Euroya kadar olan çalışmaları işten saymamak şeklinde temel yasaya (3201
sayılı yasa) aykırı yukarıda bahsettiğim alakasız bir genelgeye ilgili tablo
eklendi..
Avrupalı Türk silkeledikçe döviz döken ağaç olarak görülmesin artık, bir şeyleri
kalmadı artık. Yaşlılıklarında biraz olsun dinlenmeyi hakkedeceklerdi ama ona
yetecek yürek ve akıl da bırakmadınız artık. .
3201 SAYILI YASA ANAYSAYA AYKIRIDIR VE BU YÖNÜ İLE İPTAL EDİLMELİDİR. Şöyle ki;
3201 sayılı yasanın özü incelendiğinde yurt dışında yaşayan Türk vatandaşlarına
adeta bir tuzak olduğu, politik menfaatlere aracı edildiği (Sosyal Güvenlik
Bakanına yapılan ve yasanın uygulanmasının hukuka aykırı olduğu yönündeki
izahata; Sayın Bakanın ‘Bu yasayı bizden öncekilerin ne kasıtla çıkardıklarını
biz de anlamış değiliz’ cevabını vermesi), maksadın SGK nın açıklarının Avrupalı
Türklerin sırtına yüklemek olduğu, bu yapılırken bile yanlış hesap ile bu
yasadan faydalanarak maaş alanların da kurumun sırtına bir kambur haline
getirildiği, tüm bu yönleri ile bu yasanın Anayasaya aykırı olduğu sonucu ortaya
çıkacaktır. Çünkü bu yasa kurumun mali yapısı gözetilmeden çıkarılmış ve politik
menfaatlere aracı edilmiş vaziyettedir.
Şöyleki; Kurum şu an da Yurtdışı İşçi Hizmetleri Daire Başkanını da dahil olmak
üzere Avrupa’da yayım yapan bir çok medya kuruluşunu (televizyon ve gazete) da
kullanarak hatalı ve yanıltıcı beyanlarla Avrupada yaşayan vatandaşlarımızı 3201
sayılı yasa çerçevesinde emekliliğe teşvik etmektedir. Bu nokta da kullanılan
şahıs ve kuruluşlar yasayı kasıtlı bir şekilde eksik bir şekilde
anlatmaktadırlar ve bu yönde SGK tarafından buna teşvik edilmektedirler. En
bariz örnek Almanya’da yaşayan vatandaşlarımızdır. Bu ülkede emeklilik yaşı
kadınlarda 60, erkeklerde ise 65’tir. Yani bu yaşlardan evvel bir Türkün işsiz
kalmak, işsiz kalmışsa da sosyal yardım kuruluşundan sosyal yardım almadan
geçinebilmesi mümkün değildir. SGK bu gerçeği bilmesine rağmen, en başta Yurt
Dışı İşçi Hizmetleri Daire Başkanını haftada bir gün Avurpada yayım yapan Türk
Televizyon kanallarına en az 3 saat çıkarmakta ve vatandaşları yaşadıkları
ülkelerin gerçeklerine aykırı şekilde 43 yaşı itibariyle kurumdan emekli maaşı
alabileceklerine inandırmaya çalışmaktadırlar ve bunda da başarılı olmaktadırlar..
Kurumun bütün hedefi SGK’nın açıklarının Avrupalı Türkün sırtına yüklenmesidir.
Yaşadığı ülkedeki emeklilik yaşına daha 22 yıl kalan Avrupada yaşayan
vatandaşlarımıza yönelik yapılan ajite kampanyalarla kendileri borçlanma yapmaya
teşvik edilmektedirler. Borçlanmanın akabinde de hayatın olağan gerçeklerine
aykırı yaşlarda bu vatandaşlarımız adeta tuzak bir şekilde yaşlılık aylığı (AMA
DAHA 43 YAŞINDA) almaya teşvik edilmektedirler. 3201 sayılı yasanın samimi
şekilde vatandaşa izah edilmemesi sebebiyle de çalışırken veya iş bulamaması
sebebiyle sosyal yardım kuruluşundan yardım almak zorunda kalan Avrupadaki
vatandaşlarımız kurumun iknası ile kanuna aykırı olmasına rağmen SGK’dan da ek
destek maksadıyla yaşlılık aylığı almaktadırlar.
Bu durumda davalı kurumdan yaşlılık aylığı alan ilgililer Federal Almanya
Yasalarına da aykırı hareket etmiş bulunmaktadırlar. Çünkü Federal Almanya’da
Sosyal Yardım Kuruluşundan yardım alınırken Türkiye’den alınan yaşlılık aylığı
beyan edilmemektedir. İlgili Federal Almanya Sosyal Yardım Kuruluşunun
Türkiye’den yaşlılık aylığı almanın yanında kendisinden de yardım alanları
tespit ettiğinde bu durumda bu vatandaşlarımız Almanya’daki sosyal haklardan da
mahrum kalmaktadırlar.
Davalı kurumun açık kötü niyeti bu noktada yani vatandaşın yaşlılık aylığı
bağlanmasını talebi esnasında ortaya çıkmaktadır. Kurum bu esnada adeta kötü bir
niyetle vatandaşın yaşadığı ülkedeki sosyal yardım kuruluşu ile veya iş ajansı
ile olan bağını araştırmamakta ve kimi zaman 20 yıl sonra vatandaşın kurumdan
maaş almasının usulsüzlüğünü tespit etmekte ve bu noktayı da kuruma büyük bir
fırsat olarak görmektedir. İşte bu durumlarda davalı kurum uygulamakla yükümlü
olduğu kanunu ve Anayayı hiçe sayan uygulamalara başvurma yolunu seçmektedir.
Yani ilgilinin tüm borçlanma işlemini iptal yolunu ve iptal gününe kadar almış
olduğu tüm yaşlılık aylığını yüksek faizlerle geri talep etmekte ve maksadı
yurtdışında yaşayan vatandaşlarımıza sosyal güvence sağlamak olan yasanın ruhuna
aykırı hareket etmektedir.
Kurumun kasıtlı sessizliği şu noktada da ortaya çıkmaktadır: Vatandaşın onlarca
yıl sonra yasaya aykırı maaş aldığı ancak Federal Almanya Emeklilik Sigortasının
SGK ile yaptığı yazışmalar ile ortaya çıkmaktadır. Federal Almanya Emeklilik
Sigortasından alınan sigorta dökümü vatandaşın Federal Almanya Almanya’daki
emeklilik yaşı olan 60 veya 65 yaşına gelindiğinde SGK’na gönderilmekte ve
ilgilinin Türkiye’de de geçmiş yıllarda hizmeti olmuşsa bu hizmetlerin
birleştirilmesi talep edilmektedir. Ancak bu noktadadır ki kurum vatandaşın
kendisinden yaşlılık maaşı aldığı kimi dönemlerde yaşadığı ülke olan Federal
Almanya’da sosyal yardım aldığı veya çalıştığı dönemleri tespit etmektedir.
Yasal düzenlemeler ve bu düzenlemelerdeki değişiklikler ülkenin sosyo-ekonomik
yapısı göz önünde bulundurulmak suretiyle, söz konusu düzenlemelerin ve
değişiklilklerin uygulamada doğuracağı sonuçları üzerinde titizlikle durulmasını
gerektirmektedirler. Aksi takdirde ADALET DUYGUSUNU RENCİDE EDİCİ SONUÇLAR
ORTAYA ÇIKABİLECEĞİ GİBİ, DEVLET, GÖREVİNİ LAYIKIYLA YAPMAKTA ZAAFİYETE
DÜŞEBİLİR. ÖZELLİKLE SOSYAL GÜVENLİK KANUNLARINDA YAPILACAK HATALI DÜZENLEMELER
VE DEĞİŞİKLİKLER, TOPLUMSAL YAPIDA BİR TAKIM YIPRANMALARA NEDEN OLABİLMEKTE VE
VATANDAŞIN DEVLETE OLAN GÜVENİNİ SARSMAKTADIR.
Çok nadir kişinin açabileceği davalarda kendilerine fayda edecek şu yargıtay
kararını da konuya eklemek istiyorum.
.YARGITAY 21. Hukuk Dairesi Esas: 2002/671 Karar: 2002/691 Tarih: 05.02.2002
ÖZET: Kurumca; yurt dışında çalışılan veya ilişkinin devam ettiği saptanan
süreler için; yaşlılık aylığını kesilmesi ve ödenen aylıkların geri alınması
yerine, borçlanmanın ve buna bağlı yaşlılık aylığının iptali ile iptal gününe
kadar ödenen aylıkların geri alınması biçiminde işlem tesis edilmesi Anayasal
Sosyal güvenlik ilkeleri ile yasaların öngördüğü Sosyal Sigortalar sistemi ile
bağdaşmadığı halde, yazılı biçimde hüküm kurulmuş olması usul ve kanuna
aykırıdır.(506 sayılı SSK. m. 60, 63) (3201 sayılı YDBTVYDGSSGBDHK. m. 6)
KARAR METNİ:
(YHGK. 22/10/1997 gün, 1997/10-588 E. 857 K. s. ve 22/4/1999 günlü, 1999/21-284
E. 300 K. s. kararları)
Davacı davalı Kurum işleminin iptaliyle, borçlanma işleminin geçerli olduğunun
tesbitine, aylıkların kesildiği tarihten itibaren ödenmeye devam edilmesine ve
geri alınan aylıkların iadesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin
süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi B.Mustafa Şimşek tarafından
düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği görüşülüp
düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
KARAR
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere
göre davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki bütün temyiz
itirazlarının reddine,
2-Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 3201 s. Kanuna göre, yurt dışı hizmetlerini
borçlanan ve buna bağlı kendisine yaşlılık aylığı bağlanan bir Türk Vatandaşının
uzun sayılabilecek bir süre sonra; yaşlılık aylığından yararlanma koşullarından
biri olan yurda kesin dönüş koşulunun bulunmadığının anlaşılması üzerine,
Kurumca; gerek borçlanma ve gerekse yaşlılık aylığının iptal edilmesine
ilişkindir.
Mahkeme; kurum işlemlerinin yerinde olduğunu kabul etmiş ve davacı isteminin
reddine karar vermişse de bu sonuç usul ve kanuna uygun bulunmamaktadır.
Gerçekten, taraflar arasında uyuşmazlık, temelde, yaşlılık sigortasından
faydalanmak isteyen 3201 s. yurt dışında çalışan Türk Vatandaşlarının borçlanma
veya yaşlılık aylığı koşullarından "yurda kesin dönüş koşulu´nun" bulunmadığının
sonradan anlaşılması halinde, Kurumca uygulanacak işlem ve yaptırımlara ait
olarak ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle; öncelikle, belirtilen koşul noksanlığının
saptanması durumunda; Kurum hak ve yetkilerinin, gerek 3201 s. gerekse temel
Kanun niteliğinde bulunan 506 s. Kanun açısından ortaya koymak yararlı olacaktır.
Gerçekten, 3201 s. Yasa, kendisinden önce yürürlükte bulunan 2147 s. Kanun ile
birlikte; yurt dışında çalışan Türk Vatandaşlarına; yurt dışında çalıştıkları
süreleri, döviz karşılığı borçlanma ve buna bağlı yaşlılık sigortasından
yararlanma hakkı vermiş ve bu kişilerin, yurt dışındaki ülke sosyal güvenlik
kuruluşları kapsamında sosyal güvenliklerine gerek kalmaksızın Anayurt
Türkiye´de sosyal güvenceye kavuşma hakkı tanımıştır. Böylece Türkiye´de çalışıp,
belirli bir sosyal güvenlik kurumu kapsamında bulunan Türk Vatandaşları ile yurt
dışında çalışanların sosyal güvenceleri açısından bir farklılık kalmamıştır.
Bu tür bir sistem sonucu; 3201 s. Yasadan yararlanmak suretiyle 506 s. Yasada ön
görülen yaşlılık sigortası kapsamına girmek isteyen Türk Vatandaşlarının
yaşlılık aylığından yararlanma koşulları ile yurt içerisinde çalışıp 506 s.
Kanun kapsamında bulunan Türk Vatandaşlarının yaşlılık aylığından yararlanma
koşulları zorunlu bir farklılık dışında birbirine koşut hale getirilmiştir.
Şöyle ki; 506 s. Kanunun 60. maddesinde ön görülen ve yaşlılık aylığından
yararlanma koşulları olarak belirlenen; "yaş", "sigortalılık süresi", "prim
ödeme tarih sayısı", "işten ayrılma" ve "yazılı istekte bulunmak" koşulları 3201
s. Kanunun 6. maddesinde de aynen kabul edilmiş, sadece; Türkiye´de çalışanların
"işten ayrılma koşulu" burada; "yurt dışındaki ülkeden ayrılıp Türkiye´ye dönüş"
şeklinde belirlenmiştir. Şu duruma göre; Sosyal Sigortalar Kurumu; yurt
içerisinde çalışan sigortalılar için; aradığı; işten ayrılma koşulunu yurt
dışında çalışanlar içerisinde yurda dönüş koşulu olarak araması ve işlemleri
buna göre yürütüp tamamlaması zorunludur.
işte, görülmekte olan davada uyuşmazlık bu koşul ile doğrudan ilgili olduğundan
az yukarıda anlatılan hukuki gerçeklerin açıklanması gerekli görülmüştür. Bu
bakımdan 3201 s. Kanun uyarınca; yaptığı borçlanma karşılığı kendisine yaşlılık
aylığı bağlanan bir Türk´ Vatandaşının, belirtilen "yurda dönüş" şartının
gerçekleşmediği veya daha sonraki bir tarihte gerçekleştiğinin anlaşılması
halinde kurumun bu kişiye karşı ne tür işlem yapması gerektiğinin saptanması
kaçınılmazdır. Bu bağlamda hemen belirtelim ki, 3201 s. Kanun sistemi, yaşlılık
aylığından yararlanabilmek için yurda kesin dönüş koşulunu 1985 yılında
getirmesine karşılık, yakın tarihe kadar, bu koşul Yargıtay uygulamasında, katı
şekilde kabul edilmemiş; yurda kesin dönüş yapmadığı anlaşılan ve yurt dışı
ilişkilerinin bir süre daha devam ettiği hallerde, bu kişilerin borçlanmalarının
iptali ile, Kurumun yaşlılık aylıklarını kesme işlemlerine geçerlilik
tanınmamıştır. Ancak bu konunun Yargıtay Hukuk Genel Kurulu gündemine gelmesiyle
uygulama tersine dönmüş ve yurt dışında çalışanların yaşlılık aylığından
yararlanabilmesi yönünden, yurda kesin dönüş koşulunun varlığı zorunlu
görülmüştür (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22/10/1997 gün, 1997/10-588 E. 857
K. s. ve 22/4/1999 günlü, 1999/21-284 E. 300 K. s. ve daha sonra aynı
doğrultudaki kararlar).
Ne var ki, sözü edilen Yargıtay Hukuk Genel Kurul kararlarında; yaşlılık
sigortasından yararlanma yönünden yurda kesin dönüş koşulunun varlığının
aranmasına karşın, bu koşulun yokluğu halinde, yapılması gereken Kurum
işlemlerinin ne doğrultuda olması gerektiği yönünden davayla doğrudan ilgilisi
bulunmaması sebebi ile bir hukuki tavır alınmamıştır.
Gerçekten, bu konuda sözü edilen 3201 s. Yasa, 6. madde (B) fıkrası, sistemi
doğrudan olmasa bile, dolaylı şekilde ortaya koymuş, yurt dışından kesin dönüş
yapılmasına ve kendilerine yaşlılık aylığı bağlanmasına karşın, yurt dışında
çalışmak isteyenler yönünden Kurumca yapılması gereken işlemleri belirlemiştir.
Buna göre; yurt dışından kesin dönüş yapan bir kimsenin yeniden yurt dışında
çalışması halinde; çalıştığı süre kadar yaşlılık aylığı kesilecek bu kişinin
yurda dönüşünde; isterse çalıştığı süre kadar borçlanmak suretiyle; yaşlılık
aylığı oran ve miktarı artırılacak, isterse, eski aylık olduğu gibi ödenmeye
devam edecektir. Böylece denilebilir ki, 3201 s. Kanun sisteminde yeniden yurt
dışı çalışma söz konusu olduğunda, yaşlılık sigortasından bağlanan aylıklar
ödenmemekte ve sosyal güvenlik askıya alınmaktadır. Bu durumun sonucu olarak,
yaşlılık aylığı bağlanması sırasında, yurda kesin dönüş koşulunun
gerçekleşmediği anlaşılırsa, yapılacak işlem; veya uygulanacak yaptırım;
yaşlılık aylığının bağlanmaması ve kesin dönüş gününe kadar işlemlerin hukuken
askıya alınması, istem olduğunda yatırılan borçlanma bedelini iadesidir.
Yaşlılık aylığı bağlanmış olması halinde ise bağlanan aylığın kesilmesi ve
ödenen aylıkların geri alınmasıdır.
Nitekim; 506 s. Kanun sisteminde, yurt içerisinde çalışanlar için uygulanan
yaptırımda belirtilen biçimde olmaktadır. Yargıtay uygulamasında kabul edildiği
üzere, yurt içerisinde çalışan bir sigortalının, yaşlılık aylığından yararlanmak
için Kuruma başvurduğunda, işten ayrılma koşulu gerçekleşmemişse, bu kişiye
yaşlılık aylığı bağlanmamakta veya yaşlılık aylığı bağlandıktan sonra, bu
koşulun yokluğu anlaşıldığında; aylıklar kesilmekte ve ödenenler geri
alınmaktadır. Bunun ötesin de; 506 s. Kanunun 3279 s. Kanun ile değişik 63.
maddesinde kabul edildiği biçimde; yaşlılık aylığı alanlar, Sosyal Güvenlik
Destek Primi ödeme koşuluyla; yaşlılık aylıklarının kesilmeden çalışmalarını
sürdürebilmektedirler. En önemlisi "işten ayrılma" veya "yurt dışından dönüş"
koşulunun yokluğu, kişinin sosyal güvenlik haklarının büsbütün ortadan kaldırıcı
bir neden olarak, yasalarda öngörülmemiş, sadece; aylığın başlatılmaması veya
bağlanan aylığın kesilmesi şekilde yaptırıma bağlanmıştır.
Buna karşın; görülmekte olan bu davada olduğu gibi 3201 s. Kanun yönünden de,
Kurumun bu tür durumlarda uyguladığı hukuki statü ne Anayasal Sosyal Güvenlik
İlkeleri nede Yasaların öngördüğü Sosyal Sigortalar sistemi ile bağdaşır
durumdadır. Gerçekten de belirtilen koşulların yerine getirilmediğinin
saptandığı durumlarda; Kurumun uygulanması ile;
a)Kişinin borçlanması ve buna bağlı yaşlılık sigortası iptal edilmekte, kişi
Türk Sosyal Sigortalar sisteminden dışlanmakta,
b)iptal gününe kadar ödenen yaşlılık aylıkları faizi ile geri alınmakta,
c)Borçlanma tarihindeki Kur üzerinden ödenen Türk Parası, dövizdeki artışlar
dikkate alınmadan yıllar öncesi değerden iade edilmekte,
d) İade edilmek istenen bedele faiz dahi uygulanmamakta,
e)Kişinin yasadaki hakdüşürücü süreyi kaybedip etmediği dikkate alınmamakta,
f)Ayrıca kişinin, yurt dışındaki sosyal sigortalar kurumundan primlerini alıp
almadığı ve oradaki sosyal güvenlik kuruluşlarından haklarını kaybedip
etmedikleri gözetilmemekte, kısaca kişi, sosyal güvencesiz bir biçimde ortada
bırakılmaktadır. Böyle bir uygulama ise hiçbir yönden hukuksal kabul edilemez ve
yasalarca korunamaz.
Belirtilen nedenlerle; Kurumca; Yurtdışında çalışılan veya ilişkinin devam
ettiği saptanan süreler için; yaşlılık aylığını kesilmesi ve ödenen aylıkların
geri alınması yerine, borçlanmanın ve buna bağlı yaşlılık aylığının iptali ile
iptal gününe kadar ödenen aylıkların geri alınması biçiminde işlem tesis
edilmesi Anayasal Sosyal güvenlik ilkeleri ile yasaların öngördüğü Sosyal
Sigortalar sistemi ile bağdaşmadığı halde, yazılı biçimde hüküm kurulmuş olması
usul ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve
hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarda açıklanan sebeplerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem
halinde davacıya iadesine, 5.2.2002 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Kaynak: {Corpus Arşiv No:21-80}.
.SONUÇ ŞU: YURTDIŞINDA YAŞAYAN BİR TÜRK EĞERKİ KESİN DÖNÜŞ GİBİ KESİN DÖNÜŞ
YAPACAKSA YANİ TABİRİ CAİZSE TASI TARAĞI TOPLAYIP TÜRKİYEYE GİDECEKSE, YANİ
YAŞADIĞI ÜLKE OLAN AVRUPA ÜLKESİNDE Kİ VEYA HERHANGİ BİR YABANCI ÜLKEDEKİ TÜM
HAKLARINI ÖLDÜREREK TÜRKİYEYE GİDECEKSE TÜRKİYEYE GİTTİĞİNDE 3201 SAYILI YASA
ÇERÇEVESİNDE BORÇLANMA YAPSIN VE EMEKLİLİK MAAŞI ALSIN. Yoksa burda yaşamaya
devam edecekse bu işsizlik ortamında ilerde Federal Almanya'da alacağı emeklilik
maaşı da geçimine yetmeyeceği için yine Federal Almanya devletinin Sosyal Yardım
Kuruluşunun vereceği ek sosyal yardıma mecbur kalacağı için 3201 sayılı yasadaki
İKAMETE DAYALI BİR SOSYAL YARDIM YA DA SOSYAL YARDIM ÖDENEĞİ ALMAMA koşulun
gerçekleştiremeyeceği için hiçbir zaman Türkiye'deki maaşa hak kazanamayacak,
yani SGK ya ödemiş olduğu borçlanma bedeli gibi bir zararla kurtaracaktır
durumum. SADECE BORÇLANMASINI YAPIP MAAŞ ALMAYA BAŞLAYANLAR SAKINA MAAŞ TAHSİS
TALEBİNDE BULUNMASINLAR. HEMEN YATIRDIKLARI BORÇLANMA BEDELİNİ GERİ ÇEKSİNLER.
Bakın burdaki adaletsizliğe de: Diyelim ki borçlanmayı yaptınız ve 10 yıl sonra
akıllanıp bu emeklilikten size hayır gelmeyeceğinizi anladınız. O zaman kurumun
başka bir fırsatçı yüzü ortaya çıkıyor. Siz borçlanma için yatırmış olduğunuz
döviz miktarını değil, o döviz miktarının 10 yıl önce yatırdığınız TÜRK PARASI
KARŞILIĞINI ALABİLİYORSUNUZ. YANİ KUŞ KADAR BİR PARA ALACAKSINIZ YATIRDIĞINIZ
KAZA KARŞILIK. .
..
.OYSA KURUM SİZİ USULE AYKIRI ŞEKİLDE MAAŞ ALMIŞ ŞEKİLDE YAKALARSA; BIRAKIN
VERDİĞİ TÜM MAAŞLARI, BU MAAŞLARI YÜKSEK FAİZİ İLE GERİ İSTEME HAKKINI
KENDİSİNDE GÖRÜYOR. YANİ FAİZ VATANDAŞA HARAM DEVLETE HELAL..
..
.Şu noktaya da değinmeden edemeyeceğim.Yukarıda bahsettiğim ve 06.11.2008
tarihli Resmi Gazetenin 27046 sayısında yayımlanan yönetmeliğin Yoklama
işlemleri başlıklı 14/(7) hükmü var ki; bu hükümet döneminde çıkarılmıştır AMA
YANİ HANGİ DİNE HİZMET DEDİTTİRECEK TÜRDEN. Hüküm aynen şöyle; 'Bu yönetmeliğin
uygulamasında, evli ya da BİRLİKTE YAŞAYAN ÇİFTLER için ödenen yardımlar her iki
eş için de ödeniyor olarak kabul edilir'.
.Yani siz çalışmıyorsunuz, maaşınız geçiminize yetiyor ama birlikte yaşadığınız
eşiniz; bu da yetmez KIZ ARKADAŞINIZ BİLE SOSYAL YARDIM ALIYORSA bu sizin
suçunuz oluyor ve Türkiyedeki maaşı alıyorsanız geri ödemekle yükümlü
oluyorsunuz hem de yüksek faizle, maaş almıyorsanız da ALAMAZSINIZ. .
.SONUCUN SONUCU BU MAAŞI ALAMAZSINIZ ALIRSANIZ SONUCUNA KATLANALARDAN OLACAĞINIZ
%99 İHTİMAL DAİRESİNDEDİR..
.Hukukçulukla, zorunlu korumacılığın arasında bir dert yanma oldu cevabım
biliyorum ama bu hususta fayda edecek protest tavırlı bir kalem oynatmak
gerekiyordu artık.
AVRUPALI MAĞDUR TÜRKÜ UYANDIRABİLMESİ UMUDUYLA.
Av. Kamer Akgül
4/B Hakkaniyetli adlı üyenin hukuki.ne'teki yazısından alınmıştır.
http://www.hukuki.net/showthread.php?95077-Yurt-disi-hizmet-borclanmasi-yapanlardan-yaslilik-ayligi-baglananlarin-yabanci-ulkede-calismaya-baslamasi
Facebook'tan Yorumlar: