Serbest aşk
mı, özgür birliktelik mi?
''Serbest aşk hakkı, bazı toplumsal zorunluluklardan kurtulma isteği, kadınları büyük
çoğunluğunun hayatını daha iyi ve daha layık hale getirmek arzusu değil, 'hayatını
yaşamak' arzusu: işte Louise Michel'in mahkum ettiği sömürülen kadınları sınıf
kavgasından uzaklaştırıp aldatan, amacı sınırlı burjuva feminizminin
vardığı yerdir .'' (Kadın ve Marksizm, s.56)
Bundan dolayıdır ki serbest aşk denilen teori ne yenidir, ne de proleterdir. Tam tersine burjuva kampta toplanan tüm
dönekler ve saltanatlı unsurlar için, geçmişinin aşılması yaldızıyla bezenmiş, oldukça eski
ve bir o kadar da burjuvacadır.
Serbest aşk yeni icat edilmediği gibi, böyle bir kavramın günümüz koşullarında burjuvazinin
yaşamından ve sosyal sisteminden etkilenip, kendisine yeni uğraşılar aramasının bir ifadesidir.
Kapitalist toplumun iğrenç yapısı, aile ve evlilik üzerinde büyük yıkıntılara neden olmuştur.
Bu yıkıntıların özellikleri daha çok fabrikalarda çalışan evliler üzerine yansımaktadır.
İşgücünün metaya dönüşmesi, kadını da mülkiyet dünyasının basit bir aracı haline
getirdi.
Ailenin girerek parçalanması ve dağılması sonucunda, genç insanların evlilik yaşantılarına
da bu umursamaz, asalak ve çürümüş ahlak biçimi, tamamen kapitalist burjuva kültürü temelinde yansıdı.
Ülkemizde toplumsal arenada ortaya atılan özgür ya da serbest aşka ilişkin haklı zemin yaratmak için çeşitli
dayanaklar gösterilmekte,
devrimci yaşamda hazmedilmeyen durumlara kılıf1ar uydurulup evlilikler yargılanmaya
çalışılmakta ve sözüm ona aceleci ve zamansız ''feodal çemberi kırma, şeklindeki
açıklamalarla evliliklerindeki mevcut çelişkilerin nedenleri olarak gösterilmektedir.
Bunu savunanlar daha çok proletaryanın ideolojisinden uzaklaşıp yozlaşan ve burjuva bataklığın
renkli dünyasına özlem duyan kesimlerdir. Dönekliğin, yılgınlığın ve çaresizliğin birlikte
yaşandığı 12 Eylül sonrasında özgür ya da serbest aşk özlemi,
sınıf mücadelesinden kendilerini soyutlayıp kenara çekilen unsurlar üzerinde daha o etkili
oldu. Devrimci dalganın nispeten düştüğü bir dönemde bu teori, belli kesimlerce
savunuldu. Hatta insanların günlük yaşamını meşgul eden bir problem haline geldi.
Oysa devrimci ve komünistlerin evliliği sınıfsal bir içeriğe sahip olmalıdır. Onların istemleri ve
özlem duydukları tek şey, sömürünün tüm biçimlerinden kurtulmak olmalıdır.
Dolaysıyla onların ''aşkı'' burjuva anlamda aşk değil, proletaryanın ideolojisiyle
donanmış burjuvaziye karşı savaşımın cephesinde onu yerle bir etme mücadelesinin
bir parçasıdır.
Evlilik, sosyal ve toplumsal yapının bir parçası olduğundan dolayı, bu kurum her iki sınıftan da
etkilenir. Ama, bir proleterin evliliğinin rotası, onun mücadeleyi hedeflediği yöne doğrudur. Burjuvazi içinse, tüm
alışkanlıklarının bir arada var olduğu, sayısız dudaklarda yudumlanan bir
anlayış olduğu gibi, bu özel mülkiyet sisteminin zavallı bir görüntüsüdür.
Çünkü, burjuva anlayış cinselliği sevgiden yalıtmakta, onu (aşkı) uçkur sevdasına, cinsel
ihtiyacın karşılanmasına indirgenmekte ve aşkı ilkel güdüler seviyesinde ele alarak insanca
özelliğini karartmaktadır .
Devrimci evliliklerde de olumsuzluklar yaşanabilir ve bu da doğaldır. Ne erkek açısından ne de
kadın açısından "sorun kişiselleştirilmemeli, sorunun kaynağı derinlemesine ve bilimselliğin
ışığında incelenmeli ve içerisinde bulunduğu koşullardan yadsınmadan çözüme gidilmelidir.
İki insan arasında uyumsuzluk tüm hatlarıyla son noktaya ulaşmışsa, zorlayıcı ve
baskıcı engellemelerle yeniden beraberliği sağlamaya çalışmak da yanlıştır.
Güvensizlik en açık biçimiyle evliliğin temellerini sarsıyorsa ona engel olunmaz. Nedense günümüzde evlilik
dünyasına dışarıdan yansıyan olumsuzluklar karşısında, bu iki insan birbirlerini
kıyasıya suçlamakta ve kendi haklılıklarını kanıtlamak için katı bir savunma
yapmaktadırlar. Unutmamak gerekir ki, bir devrimci, bir komünist için uygulanan yöntem bunun
aksine, olumsuzlukların temellerine karşı mücadele ederek yeniden birlik ve beraberliklerini gerçekleştirme
olmalıdır.
Taraflardan birisinin olumsuzluğu, elbette ki diğerini de etkiler. Ancak, devrimci düşünceyle hareket edildiğinde
söz konusu olan, diğerine düşen görev, onun olumsuzluklarına karşı devrimci yöntemlerle mücadele edip,
kendilerini yeniden proleter bir kalıba dökmeleridir.
Eşinin bilinçsiz, geri olduğu, mücadelesini engellediği ya da huzursuzluk
yarattığı türünden
bahaneler, dökülmüşler için zorluktan rahatlığa kaçmanın ya da yeni yollar aramanın burjuva
yanlışlığıdır. Tam da böyle sonuç
çıkarmalarla kendilerini boşta hisseden unsurlar özgür aşkı ilan edip, gençliğin taze enerjisini burjuva
düşünceye feda etmeye ve bilinçlerini bulandırmaya çalışmaktadırlar. Bundan dolayı komünistlerin
evliliklerinde özgür aşk diye bir kavram kabul görmediği gibi, onların evliliklerini meşgul eden balolar, partiler ve renkli
eğlenceler yoktur. Onlar sınıf mücadelesinin birer neferleridir ve bu yaşantılarını bu temele
oturtmuşlardır. Onlar her türlü bireyci alışkanlıklardan ve isteklerden esas olarak uzaktırlar.
Evlilik dünyasında yaşanan olumsuzlukların maddi temellerini kitlelere komünist düşünceler temelinde aktarma ve
onları bunlara karşı duyarlı kılma savaşımı verirler.
Devrimci savaşımımız her alanda amacına uygun yol ve yöntemlerle sürdürülmelidir.
Biz komünistler, tüm ''günahların'' sebeplerini burjuvaziden daha cesaretli ve daha net olarak sergilemek durumundayız.
Bu cesareti kendisinde bulamayan ya da kendisine güveni olmayanlar, küçük burjuva artıklarıdır.
Bedenimizin bize ait olduğu ve onu koruma cesaretini bulduğumuz için,
evliliklerimiz de bir güven temeline dayanılarak yapılmalıdır.
İnsanların cinsel yaşamları, sosyal yaşamlarının aynasıdır.
Sorunun temelini sevgi oluşturmalıdır. Çünkü sevgi soyut bir kavram ve sadece cinsel bir dürtü
değildir. Sevgi toplumsal yaşamda bir gerçekliktir. Sevgiden kopuk cinsel birlikteliği fuhuş olarak ele
almamız yanlış olmaz. Çünkü bu, tamamiyle hayvanca bir duygudan öte bir şey değildir. Kendilerini yeniden
üretmeyen, toplum dışına itilmişler için sevginin ve mutluluğun varlığı ve
kalıcılığı söz konusu değildir. Onlar, sevgiyi kendi burjuva çıkarları için kullanırlar.
Sayısız zevkler için cinsel arzularını yerine getirmek amacıyla özgür aşkı savunurlar.
''Hintli ermişin gözlerini kendi göbeğine takılıp kalması gibi, gözlerini yalnızca cinsel soruna dikip
ondan hiç ayırmayanlara güvenim yok. Bana öyle geliyor ki, büyük çoğunluğu hipotez, çoğu zamanda gerçekten keyfi
hipotezler olan bu cinsel teorilerin ortalığı kaplaması, kişisel bir ihtiyaçtan kaynaklanıyor. Yani, kendi
anormal ya da ifret derecesindeki cinsel yaşamını burjuva ahlakı önünde haklı çıkarmak, ondan
hoşgörü
dilenmekten. Burjuva ahlakı önündeki bu gizli saygı bana, her şeyin kökenini cinsellikte aramak kadar ters geliyor. Bu her
ne kadar çılgınca ve devrimci kılıklara bürünse de, son tahlilde tamamiyle burjuvacadır. özellikle
aydınların ve onlara yakın olan katmanların bir düşkünlüğüdür. Partide sınıf bilinçli,
savaşan proletaryada bunun yeri yoktur .'' (Kadın Sorunu Üzerine s. 307 -308)
''Dikkate değer bir olgudur ki, her büyük devrimci hareketten sonra, özgür aşk sorunu ön plana çıkar.
İnsanların bir kesiminde devrimci bir ilerleme olarak artık gerekli olmayan eski geleneksel zincirlerinden kurtuluş
olarak, diğer kesiminin de erkek ile kadın arasındaki her türlü dizginsiz eylemi rahatça örtbas eden hoş bir
öğreti olarak, sonuncular, yani dar kafalılar, burada hemen ağır basar görünüyorlar.'' (Engels, Kadın ve Aile
s.184 )
O halde 12 Eylül yenilgisi ve sosyalizmin ağır darbe alarak geriye düşmesi vb. sonrası bu savı ileri
süren, sözüm ona feodal değer yargılara karşı ve feodalizmi aşma adı altında bu söylediklerinde
samimi olsalardı ve sınıf mücadelesini inanarak savunsalardı, bugün mücadelenin dışında
barlarda, partilerde özgür aşkı yaşama adına her türlü burjuva çirkeflik ve kokuşmuşluğu
yaşayacaklarına, kavganın içinde olurlardı. Bu teorinin savunucularının bugün hangi durumda
olduklarına bakmak bile, bu burjuva aldatmacanın, hayalin gerici-yoz bireysel içeriğini görmek için yeterli olduğunu
kanıtlıyor.
Yazı www.halkinbirligi.de adresinden alınarak www.sirince.net
tarafından yeniden düzenlenmiştir.
Yazıcıya Uygun Sayfa
Tavsiye Et
Copyright © Şirince Paylaşım Tüm hakları saklıdır.