Turgay Usanmaz
Sevgiyi herkes kendine göre açıklar. Ama açıklarken de her açıklama bazı soruları getirir. Örneğin bir insan sevildiği zaman mı sevmelidir? Bu böyle olursa bunun adı bencillik olmaz mı? Yani sen “aldığın ölçüde” seviyorsun. Bir de diğer bir durum: Seni sevmeyeni ne kadar sevebilirsin ya da sevmeye devam edebilirsin. Gerçek sevgi dediğin “her şeye rağmen” mi sevmektir? Seni sevmeyen birisini sevmekte ısrar etmenin anlamı nedir?
Sevgi üzerine Krisnamurti şunları söylemiş:
‘Bir kimseyi sevmenin ne demek olduğunu biliyor musunuz? Bir ağacı, bir kuşu
ya da bakıp gözettiğiniz bir evcil hayvani sevebilir misiniz? Size hiç bir
karşılık vermese, gölgesinden de yararlanmasanız, arkanızdan da gelmese, size
bağımlılık da duymasa gene de sevebilir misiniz? Çoğumuz böyle bir sevgiye
kapalıyız, çoğumuz bu biçimde sevemeyiz, çünkü sevgi bizim için her zaman,
kaygıyla, tedirginlikle, kıskançlıkla, korkuyla çevrelenmiştir. Yalnızca sevip
sevgiyi orada bırakmak istemiyoruz, sevip de sevmekle yetinemiyoruz, sevgimize
bir karşılık bekliyoruz. Bu isteğimizle de başka bir kimseye bağımlı olmuş
oluyoruz. İşte bunun için sevin ve bununla yetinin. Sevgi bir tepki değildir.
Eğer siz, “Beni severseniz, ben de sizi severim” diyorsanız bunun adına ticaret
derler, alış veriş derler. Sevmek karşılık beklememektir. (abç)’
Yazar burada “doğa sevgisi”ni, “hayvan sevgisi”ni genel anlamda “insan sevgisi”ni
ve en son olarak “özel olarak birisini sevme”yi pek fazla ayırmamış. Tabii ki
bunların hepsi farklı şeyler. Yukarıdaki yazılanlara “özel olarak birini
sevme-yani aşkla sevme-“yi katmazsak, genel olarak doğru denilebilir. Ama yazar
“sevmek”ten bahsederken yazının seyrinden her türlü sevgiyi kastettiği
anlaşılıyor. Bu durumda onun “sevmek karşılık beklememektir” demesi doğru
değildir. Doğru değildir çünkü, özel olarak birini sevmenin temel amacı
“paylaşmak”tır. Birbirini seven insanlar paylaşabilir. Tek yanlı paylaşım söz
konusu olamaz. Şöyle ki:
Sevgi paylaşmak istemektir. Paylaşabilmek için paylaşmayı istemek gerekir.
Seven insan paylaşmayı ister. Sevdiğiniz insanla örneğin sinemaya gitmek
istersiniz. Ya da bir çay bahçesinde çay içmek istersiniz. Yani sevdiğinizle (sevgilinizle)
bunları yaparken sizin onu sevdiğiniz için, onunla beraber olmak istediğiniz
için bu eylemleri yaptığınıza göre normalde aynı şeyleri ondan beklemeniz de en
doğal hakkınızdır. Zaten sevgi yoksa arkadaşınız bunları yapsa bile isteyerek
yapmayacaktır ki bu da gerçek sevgi ve beraberindeki paylaşım değildir. (Burada
iki kişinin birbirine beslediği sevginin ölçüsünü konu dışına bırakıyorum, bu
ayrı bir yazı konusu.)
Sevme ve sevilme bir insan ihtiyacıdır. Sevilme ihtiyacı da sevgiyle
beraber gelir. Birbirinden bağımsız değildir bunlar. Genel anlamda “seversen,
sevilirsin” ama yaşamda her zaman bu böyle değildir. Bir insanın sevilmediği
halde sevmeye devam edebilmesi çok zordur. Edebilenler yaşamı arabesk olarak
görmek isteyen, ya da trajedi içerisinde yaşamayı yaşam tarzı olarak seçen
tiplerdir. İnanın onların aşkı karşılık bulsa ya kalp krizinden giderler ya da
sırf karşılık bulduğu için aşkları o anda biter. :)
Sevgi dayanışmadır. Sevgi ve paylaşım ayrıca iki insanın birbiriyle
dayanışmasıdır. Tek yanlı dayanışma olmaz. Tek yanlı severek birine maddi-manevi
destek veremezsiniz. Tek yanlı olarak uzun süre gidemez, bir yerde tükenirsiniz.
Her insanın severek destek verdiği gibi, sevilerek destek görme ihtiyacı vardır.
Sevgi güvenmektir. Birisini severseniz ona güven verirsiniz, onu her türlü dış
tehlikeden korumaya çalışırsınız. Ona güven verip onu korumak istediğiniz gibi,
siz de ona güvenmek, her türlü zorlukta onun yanınızda olacağından emin olmak
istersiniz. Bu da normaldir ve seven bir insanın en doğal beklentisidir.
Sevgi emektir, üretmektir. Sevdiğiniz için yeteneğiniz varsa şiir ya da
yazılar yazarsınız. Bunu yapmasanız, ya da yapamazsanız en azından örneğin evde
yemek ya da çay, kahve yaparsınız. Ya da bir küçük hediye alırsınız. Ya da
mektup, kart yazar gönderirsiniz. Yani sonuçta emek harcarsınız, özellikle onun
için bir şeyler yaparsınız. Bunları uzun süre tek taraflı yapamayacağınız gibi,
siz emek harcadığınız da sevdiğinizin de emek harcadığını görmek istersiniz.
Boşuna “sevgi emektir” diye söylenmemiştir. Sevgi emektir ama karşılıklı emektir.
Karşılıklı emek harcandığında sevgi serpilir, güzelleşir. (Ne yazık ki günümüzde
emek harcamadan ya da az emekle çok sevilmek isteyen, karşıdakinin daha çok emek
sarfetmesini isteyen insanlar çoktur. Bu da onların suçu değil, sistem-çevre bu
insanları böylesine bencil olarak şekillendiriyor.)
Sevgi duyguların da paylaşımıdır. O sevindiğinde siz de sevinir, o
üzüldüğünde siz de üzülürsünüz. Sizin duygularınızı paylaşamayan, paylaşmak
istemeyen birinin duygularını da paylaşamazsınız. Bu durumda sevgi, aşk yoktur.
Bu durumda tek taraflı olarak “seviyorum, aşığım” demek de bir tuhaflıktır. Bu
gerçek yaşamla, gerçek aşk ve sevgiyle çelişir.
Sözün kısası; özel sevginin temelinde sevdiğini görmek istemek, yanında olmak
istemek ve onunla yaşamı paylaşmak isteği yatar. Bu istek bir insanda yoksa onun
“sevgisi”de yoktur ya da zayıftır. Ve o insanı deli gibi sevseniz de, bu tek
taraflıdır ve pratikte yok olmaya mahkumdur. Bu yüzden seven insanın sevilmeyi
beklemek hakkıdır. Siz sevdiğiniz halde o sizi sevmiyor mu? O halde yanlış
insanı seviyorsunuz. Emek dünyadaki en değerli şeydir ve sizi sevmeyen bir
insanı sevmekle emeğinize yazık ediyorsunuz. Emeğin değerini bilen, sevgiyi
hisseden insanlar az da olsa hâla var çevremizde. Umutlu kalalım. :)
sevgi başa konması için beklenen bir “devlet kuşu” değil
sevgi karşılıklı / sevgi etkileşim / sevgi his
sevgi dayanışma / sevgi paylaşım / sevgi yüreğimiz
sevgi "ben" değil "biz"
el ele verince
insan yapar bizi sevgimiz...
Turgay Usanmaz
Yazıcıya Uygun Sayfa
Tavsiye Et
Copyright © Şirince Paylaşım Tüm hakları saklıdır.