Tan Doðan
...görünmüyordu yolun sonu... ya da, bana böyle görünüyordu...
...eksi kýrk iki dereceydi... (çocukken ne çok çekmiþtim bunun artýsýndan,
ateþler içinde, gecelerce-günlerce ve yýllar yýlý...) hemen her yeri
kaplayan kar, bir yandan da lapa lapa yaðmayý sürdürüyordu... sabahýn ayazý
tokatlayýp dururken yüzümü, adýmlýyordum aðýr mý aðýr caddeyi, düþmeyi
düþünmeden ve dilime düþen türküylen: ‘...hava ayaz mý ayaz / ellerim
ceplerimde / bir türkü tutturmuþum / duyuyorsun / deðil mi?...’
bir soru deðildi bu : bir yanma -soðuk dýþý... bir kapanmaz/kabuk baðlamaz yara,
bir kan kýrmýzý kýrmýzý kanayýþ ve yangýn yeri bir acý...
‘...çalacak bir kapým yok / mutluluða hasretim / artýk sokaklar benim...’ , bir
de, pusu yara yara, üzerime üzerime gele gele... yolda gözüme ilk iliþenin: bir
kadýnýn ki, -en az- yetmiþlik : elinde kürek, bir saða savuruyor karý, bir
sola... bir saða savuruyor, bir sola... bir saða, bir sola... bir saða... bir...
bir daha, bir daha, binbir daha... bir bir savuruyor karý bir saða, bir sola...
kadýn küreliyor, kar yaðýyor... kadýn küreliyor, kar yaðýyor... adýmlarým ona, o
üzerime üzerime yürüyor ... ve artýyor yalnýzlýðým daha da ve türkü sürüyor :
‘...zaman akmýyor sanki / saatler durmuþ bugün / sonsuz yalnýzlýðýmda / bir tek
sen varsýn bugün...’ : yoksun oysa.
ayaklarýmýzýn pusulasý gösterse de birbirimizi, ne o varabiliyor bana, ne de ben
ona; sürekli yürüsek de... ne o beni geçip gidiyor, ne de ben onu... onun elinde
kürek, benim dilimde türkü, yürüyoruz yalnýzca, yürüyoruz.. hiç durmadan ve
varmadan bir yere/ birbirimize : ‘...ya dön bana artýk / duyuyor musun beni /
ya çýk git dünyamdan / anlýyorsun deðil mi...’
bir yitik resim gibiydi: ne yüzünü görebiliyordum ‘kar küreyen kadýn’ýn, ne de
gözlerini... o da duymuyordu zaten, dilimde donmaya gebe türkünün bir tek sözünü
: ’...bir resmin kalmýþ bende / tam ortadan yýrtýlmýþ / hani siyah kazaklý /
biliyorsun deðil mi...’
çok üþüyordum, çok... ha dondum ha donacaktým... dizlerimin baðý çözülüyordu,
kadýn üzerime üzerime ve küreleye küreleye geldikçe/gelemedikçe... ha düþtüm-ha
düþecektim az sonra da, ‘onun bundan haberi yok’tu ve kar yaðýyordu zamanýmýn
son soluðuna gözlerini dike dike, lapa lapa... ve çok üþüyordu, çok, yangýn
yerim, kan kýrmýzý kýrmýzý... ne kadýn, ne kar, ne öykü; ne aný, ne acý,
ne türkü:
son soluðumdan önce son damlamdý kanatan yaþamýmý :
‘gözlerimden süzülen birkaç damla anýda /senin sýcaklýðýn var /
anlýyorsun deðil mi...’
(Þirince'den Not: Bu öykü “Þirince Damar” Þiir, Öykü ve
Deneme Yarýþmasý'nda 3. olmuþtur.)
Yazcya Uygun Sayfa Tavsiye Et
Copyright © Þirince Paylaþým Tm haklar sakldr.