Şirince Ana Sayfa - Şirince Haber - Şirince Şiir - İletişim

Açılış sayfanız yapın Sık kullanılanlara Ekle Bize Yazın Sitede Aratınız Sirince_TV İçimizi Acıtan 19 Gerçek! http://arsiv.sirince.net/images/on/10.png  Dayanışma için yıldıza tıklayınız. Devrimci Siteler i ziyaret et
Diğer şiirler için sitemizin şiirlerimiz bölümüne bakınız. 
Home Ana Sayfa Downloads Dosya İndir Downloads Forum Forums Radyo - Sohbet Sohbet Your Account Hesabım
Ana Menü
 Şirince Menü
 Tanışalım
 Şirince'den
 Oda TV'den 
 Şirince Damar
 Seçmeler
 Şirince Arşivi
 Devrimci Basın
 Bağlantılar
 Konuk Defteri
 Şirince'ye Yaz
 Hosting  
 Şirince Hosting
 Şiir
 Şiirler Anasayfa
 Şiir Ekle
 Bütün Şiirler
 Şair Listesi
 Şair Ekle
 Açıklamalar
 Yazarlar
 Alev Kutluözen
 Ali Solmaz
 Arzu Kır
 Ayhan Tırıç
 Bülent Tekin
 Esen Yel
 İlhan Büyükcebeci
 İsmail Karayılan
 Mahmut Halil Can
 Mürüvvet Yılmaz
 Necmi Otçu
 Nurettin Kurtuluş
 Onur Çağlar
 Sibel Özbudun
 Tamer Uysal
 Temel Demirer
 Turgay Delibalta
 Turgay Usanmaz
 Yavuz Kalkan
 Okuyalım  
 Aşk / Sevgi
 Devrim Tarihi
 Eleştiriler
 Genel Kültür
 Efsaneler
 Sağlık
 Gülelim
 Kadın
 Haberler
 Kitap Tanıtımı
 Şirince'den
 Aşuremiz
 Ansiklopedi
 Eğlence
 Resim, Fotoğraf, E-Kart
 Ayrıntılı E-Kart Sitemiz
 Oyunlar
 Üyeler
 Hesabım
 Mesajlarım
 Üye Listesi
 Şirince Grup
 Paylaşalım
 Tavsiye Et
 MİNİ SOHBET
 İstatistikler
 En iyi 10
 Anketler
 Genel İst.

Siteye toplam hit
Şu ana kadar
20556904
sayfa izlenimi aldık. Başlangıç: Mart 2001

Müzik Dinle



Bağlantılar
Toplam Site: 196
Toplam Kategori:7
Toplam Ziyaret:132843

 İsmail Beşikçi..
 www.AhmetKayaFan.n..
 Kızıl Can Yıldız..
 Sol Yayınlar Onlin..
 Turkish Language L..
 Oyunlarla İngilizc..
 Türkçe Dersleri..
 Serkan Engin'e ait..
 Gnoxis..
 Toplum Düşmanı..
 TSİP..
 Evrim Teorisi..
 olhayat..
 Paylaşım Radyo..
 Ortak Paylaşım..

 usanmazlar.....
 'Yasak Site'..
 Kızıl Bayrak..
 Turan Dursun Sites..
 --Ozan Rap--..
 ÖzgürOkul.Org..
 yeni özgür haber..
 Yürüyüş..
 Milliyet..
 Eski Şirince..
 Fanatik..
 Halkın Sesi TV..
 Alevi Forumu..
 Anarsi.org..
 Evrensel..

Bir masal: KELEBEKLER ÜLKESİ

Yasemin Özer

Yemyeşil ormanların birinde, tırtıllar ile kelebeklerin bir arada yaşadıkları bir ülke varmış. Bu ülke diğer hayvanların yaşadığı ülkelere benzemezmiş.


Doğusunda tırtılların, batısında ise kelebeklerin yaşadığı bu ülkede herkes üzerine düşen görevi yerine getirirmiş.

Ülkenin en çok çiçek olan kısmı batısıymış. Kelebekler de çiçeklerle beslenirmiş. Bu ülkede en çok çalışan, işleri yapan tırtıllarmış. Kelebekler çok fazla iş yapmazlarmış. Onlar çiçekten çiçeğe konar, sadece beslenirlermiş. Bazen de okullardaki tiyatrolarda küçük tırtıllara oyunlar oynarlar, desen desen kanatlarıyla defileler düzenlerlermiş.

Kelebeklerin çok fazla iş yapmazlarmış çünkü onların ömürleri çok kısaymış. Bazı kelebekler bir gün, bazıları bir iki ay, bazıları da sadece bir mevsim boyunca yaşarlarmış. Bazı mevsimlik yaşayanlar soğuk günleri kış uykusuna yatarak geçirirlermiş. Tekrar havalar güzelleştiği zaman uyanır ve hayatının son günlerini güzel geçirmeye çalışırlarmış.

Bu ülkede tırtıllar arasında yaşayan şirin mi şirin, tatlı mı tatlı siyah benekleri olan küçücük bir tırtıl varmış. Benekli adındaki bu tırtılın işi bekçilik yapmakmış. O kelebeklerin yavru tırtıllar dünyaya getirmesi için bıraktıkları yumurtaları beklermiş. Kelebeklerin çiçeklere bıraktıkları yumurtalara zarar gelmesini istemez, onları tehlikelerden korurmuş.

Benekli yaptığı işi çok seviyormuş. Çünkü ona göre her gün yumurtaların çatlayarak yavru tırtılların dünyaya gelişini görmek onun için dünyanın en güzel olayıymış. Benekli işini bitirdikten sonra yuvasına dönermiş. Yemek zamanı gelince annesi, babası ve kardeşleriyle yemeklerini yer, sonra kardeşlerinin derslerine yardım edermiş.

Benekli’nin Cici ve Bici adında iki yaramaz kız kardeşi varmış. İşten yorgun gelen Benekli son enerjisini de yaramaz kardeşleriyle oynayarak harcarmış. Cici ve Bici bazen birbirleriyle kavga ederlermiş. En büyük yaprağı sen yedin, benim defterimi sen karaladın, kalemimi sen kırdın diye hem kavga ederlermiş ama iki dakika sonra kavga ettiklerini unuturlar, oyunlar oynarlarmış. Sonra da gecenin ilerleyen saatlerinde yorgun düşerler; biri koltukta, diğeri ise yerde uyuyakalırmış. Benekli onlara hep ağabeylik yapar, onları yataklarına götürür yatırırmış. Kendisi de kardeşleriyle birlikte yatar sonra sahah işe gidermiş.

Benekli yine bir gün işten evine gelmiş. Kapıyı annesi Tekgöz açmış.
-Hoş geldin oğlum. Nasılsın?
-İyiyim anneciğim, çok acıktım. Ne yemek yaptın?
-Bugün senin en sevdiğin yemeği yaptım, yaprak dolması.
-Teşekkür ederim anneciğim. Sen bir harikasın... Cici ve Bici nerede?
-Onlar ödevlerini yapıyorlar. Bugün önemli bir gün. Babanız ve ben sizinle konuşmak istiyoruz. Bu yüzden onlara ödevlerini çabuk bitirmelerini söyledim.
-Bizimle ne konuşacaksınız anne? Kötü bir şey mi oldu?
-Hayır yavrum kötü bir şey değil. Tam aksine, bizim için çok güzel bir şey olacak. Onu haber vereceğiz.
-Çok merak ettim.
-Yemekten sonra öğrenirsin. Haydi ayaklarını yıka.

Kısa bir süre sonra babaları Bıyıklı da eve gelmiş. Cici ve Bici’de ödevlerini erken bitirmişler. Yemek yendikten sonra herkes çaylarını içmek için oturma odasına geçmişler.

-Haydi babacığım söyleyin artık, çok merak ettik, demiş Benekli sabırsızlıkla.

Bıyıklı derin bir nefes almış ve konuşmaya başlamış:

-Çocuklar bizim yaşam kurallarımızı hepiniz biliyorsunuz. Anneniz ve ben belli bir olgunluğa eriştik. Artık koza örüp kelebek olma zamanımız geldi. Yarın ülkenin batısına gitmek için yola çıkacağız. Koza içinde bekleyip, kelebek olarak dünyaya geleceğiz. Kelebek olduktan sonra sizinle tekrar görüşürüz tabii ki.

Bıyıklı burada sustu. Anneleri Tekgöz Benekli’ye:

-Bizim yokluğumuzda kardeşlerin sana emanet oğlum. Onlara iyi bak.

Cici ve Bici daha çok küçük oldukları halde doğanın bu kurallarını biliyorlardı. Bu yüzden anne ve babasını anlayışla karşıladılar. Sadece ”Biraz daha bekleseniz olmaz mı?” demişlerdi.

Bıyıklı:
-Olmaz yavrularım çünkü zamanı geldi. Biz çok mutlu ve heyecanlıyız. Şimdi hepiniz gülümseyin bakalım, aklımız sizlerde kalmasın. Hem biliyorsunuz ki biz sizin gerçek anne ve babanız değiliz. Hepimizin anne ve babaları kelebeklerdir. Biz sadece yumurtaların içinden sizden daha önce çıkan tırtıllarız. Sizlere sahip çıkmak, sizleri korumak için aile olduk. Şimdi bizim kelebek olup, küçük tırtıllar dünyaya getirmemiz lazım. Biliyorsunuz ki bizlerin yaşamı böyle sürüyor.

Herkes yataklarına yattığında konuşulanları düşünerek uyudular. Ertesi sabah uyandıklarında önce kahvaltı yaptılar sonra ayrılık zamanı geldi. Tekgöz ve Bıyıklı çok heyecanlıydılar. Biran önce kelebek olup, uçmak istiyorlardı. Çocuklarla vedalaştılar, çocuklar da onları uğurladılar.

Onların gidişinden sonra artık evin reisi Benekli olmuştu. İşi de biraz zorlaşmıştı. İşten erken geliyor, kardeşleri gelinceye kadar yemekleri hazırlıyordu. Sonra da kardeşlerinin dersleri ile ilgileniyor, onlarla oyunlar oynuyordu. Daha sonra da onları yatırıyordu. Daha önce anne ve babasının yaptığı işleri şimdi o tek başına yaptığı için çok yoruluyordu.

Bir gün Benekli eve geldiğinde gördüklerine inanamadı. Tekgöz ve Bıyıklı rengarenk kanatları, cıvıl cıvıl renkleriyle o kadar güzel birer kelebek olmuşlardı ki, Benekli onları görünce çok şaşırmıştı. Çok değişmişlerdi. Birbirlerine sarıldılar ve hasret giderdiler. Cici ve Bici de evdeydi çünkü Tekgöz ve Bıyıklı onları okuldan izin alarak eve getirmişlerdi. Birlikte eğlenmişler, oyunlar oynayıp, şarkılar söylemişlerdi.

Herkes uykuya daldığında ise Tekgöz ve Bıyıklı evde masanın üzerine bir mektup bıraktılar. Cici’yi, Bici’yi ve Benekli’yi öperek oradan uçarak uzaklaştılar.

Ertesi sabah hep beraber mektubu okudular:

“Sevgili yavrularımız, bu sizi son görüşümüzdü. Bir daha sizinle şarkılar söyleyip, oyunlar oynayamayacağız. Biz artık birer kelebeğiz ve kelebeklerin ömürleri kısa olur. Biz çok mutluyuz. Sizleri çok seviyoruz. Kendinize iyi bakın. Hoşça kalın.”

Bu mektubu okuyan Benekli, anne ve babasından ayrıldığı için çok üzülmüştü. Cici ve Bici cümleleri gözyaşlarıyla dinlemişlerdi. Benekli birden sinirlendi ve eşyalarını toplamaya başladı. Cici ve Bici şaşkınlıkla Benekli’yi izliyorlardı. Bici sordu:
-Ne yapıyorsun abicim?
-Eşyalarımızı topluyorum. Buradan gidiyoruz.
Cici:
-Neden?
-Birgün gelecek ben de kelebek olacağım. Siz ne yapacaksınız? Ben kelebek olmak istemiyorum. Buradan, bu kelebekler ülkesinden çıkacağız, başka bir yere gideceğiz.

Cici ve Bici’de abisine yardım ettiler ve sonra ülkeyi terk ettiler. Hepsi ilk kez ülkenin dışına çıkmışlardı. Ormanın bu kadar büyük ve korkunç olduğunu daha önce fark etmemişlerdi. Uzun süre yürüdükten sonra sonunda kendilerine uygun bir ağaç buldular ve hemen o ağaca yerleştiler. Daha il günde ülkelerinden ayrılmanın, yeni bir yaşama başlamanın zorluğunu anlamışlardı. Çünkü; çok yorulmuşlar ve evlerine yerleşir yerleşmez hemen uykuya dalmışlardı. Sabah olduğunda herkes sarsıntıyla uyandı.

Benekli:
-Ne oluyor? Bu gürültü de ne böyle?
Bici:
-Abi, abi kaç! Bir kuş seni yemeye çalışıyor.

Hepsi duvara dayanmış, kuşun gagasının kendisine ulaşmaması için dua ediyorlardı. Kuş ağacın deliğinden içeriye gagasını sokmuş, bir oraya bir buraya sallıyordu. Arada sırada ise delikten içeriye bakıyordu.

Benekli:
-Git buradan! bizi rahat bırak! diye bağırdı.
Kuş:
-Olmaz sizi yiyeceğim. Benden kurtulamazsınız. Siz benim kahvaltım olacaksınız.
-Ama bizi yesen de karnını doyuramazsın. Biz çok zayıfız, kardeşlerim zaten çok küçük.

Kuş cevap verdi:
-Sizleri yerim, eğer doymazsam yiyecek başka şeyler bulurum.

Benekli bir an düşündükten sonra:
-Bak, istersen sana çok güzel meyveleri olan bir ağaç tarif edeyim. Oraya giderek, karnını güzelce doyurabilirsin.
-Neredeymiş bu ağaç?
-İlerdeki nehirin aşağısında, kırmızı kayalıklarının dibinde.
-Beni aldatmıyorsunuz değil mi?
-Hayır. Bizimle vakit harcama, orada sana günlerce yetecek kadar yiyecek var.
-Eğer bana yalan söylüyorsan geri gelir ve sizleri beni kandırdığınıza pişman ederim.
-Bana güvenebilirsin. Yalnız söylediğimin doğru olduğunu gördüğünde buraya bizi yemeye gelmeyeceğine söz ver.
-Tamam söz, diyerek kuş oradan uzaklaşır. Cici abisine:

-Abi gerçekten öyle bir ağaç var mı?
-Evet var kardeşim.
-Sen nereden biliyorsun peki? Sen de daha önce hiç Kelebekler Ülkesi’nden dışarıya çıkmadın.
-Ülkedeki arkadaşlarım anlattı. Orada güzel bir ağaç olduğunu ve meyvelerinin de çok lezzetli olduğunu söylediler.
Bici:
-İyi ki söylemişler. Bu bilgi bizim hayatımızı kurtardı.
-Tamam, dedi Benekli. Artık zaman kaybetmeyelim. Burası güvenli değil. Buradan uzaklaşmamız gerekir.

Ormanın bu bölümünde yaşadıkları ilk sabah pek de güzel sayılmazdı. Ama yine de umutluydular. Daha güvenli bir yer bulacaklarına inanıyorlardı. Benekli bu tür olaylarla aslında çok karşılaşmıştı. Kelebekler Ülkesi’nde bekçilik yaptığı zamanlar yumurtaları yemeye gelen bir çok kuşla karşılaşmıştı. Benekli kuşları gördüğünde, güvenlikçi tırtılları çağırırdı. Güvenlikçi tırtıllar da kuşlara hortumlarla su püskürtüp kuşları oradan uzaklaştırırlardı. Kelebekler Ülkesi’nde bir bütündüler, herkes birbirine yardım ediyordu. Şimdi ise ormanın bu bölümünde yapayalnızdılar.

Eşyalarıyla birlikte buldukları başka bir ağaca taşındılar. Bu ağaç çok güvenli gözüküyordu. Ağaçta asansör vardı. Asansörle yukarıya çıktılar. Ağacın içi o kadar güzeldi ki; bir çok oda, birbirinden güzel yiyeceklerin bulunduğu güzel bir mutfağı vardı.

Benekli:
-Burada mutlaka birileri yaşıyor olmalı.
Bici:
-Beklide tırtıl arkadaşlardır.
Cici:
-Peki nenen şu anda kimse yok?
Benekli:
-Bilmiyorum Cici. Ama gelmişken karnımızı doyuralım. Bu evin sahiplerinin bize iyi davranacaklarını umuyorum.

Tam o sırada içeriye bir karınca girmiş ve tırtıl kardeşlerle karşılaşmış.
-Kimsiniz? Burada ne arıyorsunuz? diye sormuş karınca.
-Kötü bir amacımız yoktu. Biz sadece kendimize kalacak bir yer arıyoruz, demiş Benekli.
-Burada kalamazsınız. Burası biz karıncalarındır. Lütfen gidin buradan.
-Tamam gideceğiz. Yalnız önce bize biraz yardım edin lütfen. Dünden beri hiç bir şey yemedik. Biz Kelebekler Ülkesi’nden geliyoruz.
- Kelebekler Ülkesi mi? O ülkeyi duymuştum.Çok güzel bir ülkeymiş. Siz neden terk ettiniz merak ettim.
-Kelebek olmak istemediğim için.
-Ama kelebek olmak çok güzel bir şey, demiş karınca şaşkın. Rengarenk kanatlarıyla göklerde uçtuklarında muhteşem görünüyorlar. Sanki yeryüzündeki çiçekleri renkleriyle gökyüzüne taşıyorlar.
-Ömürleri çok kısa ama. O güzelliğin tadına varamadan ölüyorlar.
-O güzelliğin tadına varamadıklarını nereden biliyorsun? Sen hiç kelebek olmadın ki!

Benekli cevap veremedi. Sonra karınca onlara yardım etti, karınlarını doyurdu ve kalabilecekleri bir yer tarif etti. Sonra:
-Haydi şimdi gidin lütfen. dedi karınca. Çünkü az sonra burada yaşayan karıncalar eve geri dönecekler. Burada kalmanıza izin vermek isterdik ama biz çok kalabalığız. Burası bize bile dar geliyor.
-Bize yardım ettiğin için sana çok teşekkür ederiz. dedi Benekli kardeşleriyle oradan uzaklaşırken. Seninle tanıştığımıza çok sevindik.

Benekli akşam olmadan karıncanın tarif ettiği yere gitmek istedi. Çünkü gece tehlikelerle doluydu. Karıncanın tarif ettiği ağaç gerçekten de çok güzelmiş. Hemen oraya yerleşmişler. Sonra yapacakları işlere başlamışlar. Çünkü orasını yaşanabilir hale getirmeleri gerekiyormuş. Ertesi gün erkenden kalkmışlar. Kendilerine yataklar, yiyecekleri de saklayacakları depo yapmışlar. Kelebekler Ülkesi’ndeki evleri gibi olmasa da burası da güzel bir yer olmuş sonunda. Her gün yiyecek toplamaya çıkmaya başlamışlar. Çünkü artık Kelebekler Ülkesi’nde olduğu gibi ihtiyaçlarını bakkaldan alamıyorlarmış. Her işlerini artık yalnız yapmak zorundaymışlar. Cici ve Bici okullarını bırakmıştılar. Benekli’yi en çok da bu konu üzüyordu. Kendi kendilerini yetiştireceklerdi artık. Benekli kardeşlerine yardım edecek, her konuda onlara öğretmenlik yapacaktı.

Benekli yine bir gün yiyecek aramaya çıktı. Cici ve Bici de evde kalıp kitap okuyorlardı. Benekli yaprak ararken eski arkadaşı Tombul’la karşılaştı. Benekli Tombul’u görünce o kadar mutlu oldu ki hemen Tombul’a sarıldı.Tombul, Benekli’nin en iyi arkadaşıydı ve Benekli’nin birdenbire ortadan kaybolmasına bir anlam verememişti.

-Nasılsın canım arkadaşım? dedi Tombul. Birden bire kayboldunuz.
-İyiyim Tombulum, dedi Benekli. Seni gördüğüme çok sevindim.
Tombul:
-Size bir şey oldu sandık. Komşularınız polise haber verdi. Evinizi aradılar. Sonra eşyalarınız olmadığı için evden ve ülkeden gittiğinizi anladık. Arkadaşım neden gittiniz? Bizlerle neden vedalaşmadınız?
-Bu uzun hikaye, istersen yeni evimize gidelim. Kardeşlerim seni görünce sevinirler. Orada her şeyi anlatırım, dedi Benekli.

Birlikte evlerine gittiler ve Benekli yolda her şeyi anlattı. Tombul arkadaşının böyle düşünmesine çok şaşırmıştı. Çünkü ona göre Benekli kardeşlerini maceraya, bilinmeyen geleceğe sürüklemişti ve bu yanlış bir davranıştı. Düşüncelerini Benekli’ye söyledi ama Benekli itiraz etti. Hayatından memnun olduğunu, kelebek olmak istemediğini söyledi.

Tombul:
-Bence sen kelebek olmak için can atıyorsun, ancak ölmekten korkuyorsun.
-Ben korkak değilim.Sadece kardeşlerimi yalnız bırakmak istemiyorum.
-Zaten ömrümüzün uzun yıllarını tırtıl olarak geçiriyoruz. Yaşlanıp belli bir olgunluğa eriştikten sonra dünyaya kısa süreli olarak tekrar genç ve hareketli olarak geliyoruz. Yani tırtıl olarak kalsak da ömrümüz bitmiş olacak.Tırtıl olarak yaşlansak yaşlı, hareketsiz ve yardıma muhtaç olacaksın. Oysa kelebek olunca cıvıl cıvıl tırtıllar dünyaya getiriyoruz. Yani bu bir doğal süreç. Bu doğal süreci engelleyemezsin. Cici ve Bici’yi sorarsan onlar zaten sen kelebek olduğunda kocaman iki genç kız olacaklar ve hayatlarını sürdürebilecekler. Sen bu tavrınla bencillik yapıyorsun. Ayrıca Cici ve Bici’nin okula gitmeleri lazım.

Benekli sessiz bir şekilde Tombul’u dinledi. Ona içinden hak verdi. Üstelik o da ülkesine dönmek için can atıyordu çünkü ülkesini ve arkadaşlarını çok özlemişti. Fakat sözünden de dönemiyordu. Bu yüzden Tombul’u Kelebekler Ülkesi’ne uğurlarken ona bir şey demedi.

Benekli, Cici ve Bici yeni evlerinde yaşamlarına devam ettiler. Bir gün yine yiyecek toplamaya çıktıklarında Benekli:
-Benim yanımdan fazla ayrılmayın. İkiniz de ormanı bilmiyorsunuz, yoksa kaybolursunuz.
-Tamam abi dediler Cici ve Bici.

Bir süre sonra büyük bir yaprak buldular. Benekli:
-Hadi bana yardım edin, birlikte taşıyalım.
Cici:
-Sonra oyun oynayabilir miyiz abi?
-Tamam ama ağacın önünde oynayın, fazla uzaklaşmayın.

Yaprağı evlerine taşıdılar. Cici ve Bici oynamak için dışarıya çıktılar.Benekli arada sırada kardeşlerini kontrol ediyordu. Zaten Cici ve Bici’nin sesleri evin içine kadar geliyordu. Bir ara çocukların sesleri kesildi. Benekli merak edip dışarıya baktı. Cici ve Bici’yi göremediği için telaşla onları aramaya başladı:

-Ciciiiiiiiii, Biciiiiiiiiii!!! Neredesiniz?

Hiç ses yoktu. Evlerinden biraz daha uzaklaştı. Seslenmeye devam etti. Onlardan karşılık gelmeyince daha çok heyecanlandı.

-Ciciiiiiiiii, Biciiiiiiiiii!!! Kardeşlerim ses verin!

Sonra Benekli kendi kendine konuşmaya da başladı:

-Ne olursunuz, buradayız abi deyin. Sizi merak ediyorum. Kocaman ormanda sizleri nasıl bulacağım? Eğer saklambaç oynuyorsanız, hemen kesin. Bu bir şaka olamayacak kadar korkunç.

Ne Cici, ne de Bici yakınlarda değildi. Belki geri gelmişlerdir diyerek tekrar evin olduğu yere geldi, her yere baktı. Kimse yoktu, ağlamaya başladı. Çünkü kardeşleri Benekli’nin her şeyiydi. Onları kaybetmek istemiyordu. Kendini suçladı. Eğer ülkelerinde olsaydılar, kardeşleri güvende olacaktı. Böyle bir şey başlarına gelmeyecekti.Tombul’un söyledikleri aklına geldi, haklıydı, kendisi bencillik yapmıştı.
Kendi kendine: ”Eğer onları bulursam ülkeme geri döneceğim” dedi.

Uzun süre kardeşlerini aramaya devam etti. Artık umudunu kesmişken, birden Bici’nin sesini duydu:
-Abi, abi ne olur yardım et!
Benekli hemen sesin geldiği yöne doğru ilerledi. Bici hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Benekli, kardeşine hemen sarıldı; ancak hasret giderecek zaman yoktu:
-Cici nerede? diye sordu Benekli.
-İlerdeki uçuruma düştü.
-Neeeee! Olamaz! diye haykırdı Benekli. Beni çabuk oraya götür, dedi peşi sıra.
-Abi dur, sakin ol, dedi Bici. Cici iyi, bir şey olmadı.Toprak çıkıntısının üzerine düştü. Sesi geliyor ama aşağıya baksam bile onu göremiyorum.



Uçurumun kenarına giderlerken Bici durumu anlattı:
-Biz oyun oynarken farkında olmadan evden uzaklaşmışız. Sonra Cici ile birlikte evimizin nerede olduğunu bulmaya çalışırken, bir uçurumun olduğunu fark ettik. Uçurumdan aşağıya bakarken Cici’nin ayağı kaydı ve aşağıya düştü.

Önce uçurumun yanına gittiler. Cici’ye seslendiler. Sesi geliyordu; ama onu göremiyorlardı. Cici iyiydi. Benekli nasıl yardım edeceğini düşünmeye başladı.Ülkelerine gidip yardım istemekten başka çare yoktu. Benekli ve Bici hemen Kelebekler Ülkesi’ne gittiler. Olanları ülkelerindeki yakınlarına anlattılar. Hemen bir kurtarma ekibi kuruldu. Kelebekler de olanları öğrendi ve herkes yardıma koştu. Hep birlikte uçurumun olduğu yere geldiler. Kelebekler uçurumun aşağılarında uçarak, Cici’yi aradılar ve buldular. Hemen Cici’nin olduğu yere ip uzatıp Cici’yi ipe bağladılar. Hep birlikte ipi çektiler ve Cici’yi oradan kurtardılar.

Benekli, Cici’ye sarılarak ağladı ve onlardan özür diledi. Hatalı davrandığını ve Kelebekler Ülkesi’ne döneceklerini söyledi. Cici ve Bici bu habere çok sevindiler. Sonra hep birlikte Kelebekler Ülkesi’ne döndüler ve yaşamlarına kaldıkları yerden devam ettiler.

Aradan yıllar geçti. Cici ve Bici büyüyüp birer genç kız oldular. Benekli de artık olgun bir tırtıl olmuştu. Artık eskisi gibi düşünmüyordu. Doğanın ona sunduğu bu fırsatı değerlendirmek ve kelebek olup, göklerde uçmak istiyordu. Zamanı geldiğinde anne ve babasının yıllar önce yaptığı şeyi bu kez Benekli yaptı. Cici ve Bici’yi karşısına alıp konuşmaya başladı:

-Kardeşlerim yarın benim için önemli bir gün. Yeni bir hayata adım atmaya gidiyorum.
-Kelebek olma zamanın mı geldi abi? diye sordu Cici.
-Evet güzel kardeşim. Yıllar önce bir hata yaptım biliyor musunuz. O zaman ölmekten korkmuştum. Oysa bana doğanın sunduğu fırsatı göremedim. Siz sakın böyle hataya düşmeyin olur mu?
-Düşmeyiz abi, dedi Bici. Biz yıllar önce de kelebek olmanın ne kadar güzel olduğunu düşünüyorduk. Sana karşı çıkmak istemedik.
Benekli:
-Biliyorum, siz çok akıllısınız. Şimdi geç oldu yatalım artık. Yarın bizi zor bir gün bekliyor.

Herkes yataklarına yattı. Ertesi gün vedalaştılar ve Benekli ülkenin öteki tarafına doğru yola çıktı. Cici ve Bici artık her işlerini kendileri yapabilecek kadar büyümüşlerdi. Benekli’nin yokluğunu belli etmediler. Çalışmaya başlamışlardı. Cici öğretmen olmuştu. Bici ise yaralı tırtılları ve kelebekleri tedavi eden doktor olmuştu. Her eve geldiklerinde “Acaba abim geldi mi?” diye merakla ve sağa sola bakınırlardı.

Bir gün sonunda Benekli kelebek olup eve gelmişti. Cici ve Bici ağabeylerine hayran hayran baktılar. Benekli’nin o kadar güzel kanatları olmuştu ki uzun süre hayranlıkla seyrettiler. Her bir kanattaki rengarenk desenlerinin ortasında kocaman siyah birer benek vardı. Bu benek onun tırtıl halinde olduğu gibi kelebek halinde de onu yalnız bırakmamıştı. Muhteşem görünüyordu. Birbirlerine sarıldılar. Benekli, anne ve babası gibi yapmadı. Cici ve Bici ile birlikte yaşamaya devam etti. Aradan birkaç ay geçmişti ki bir gün Cici, Bici’yi telaşla çağırdı.
-Çabuk gel kardeşim, abim hastaneye kaldırılmış.
Cici ve Bici koşarak ağabeylerinin yanına gittiler. Benekli yatakta yatıyordu, yanına yaklaştılar.
Bici:
-Abicim nasılsın? Seni çok merak ettik...
-İyiyim kardeşlerim. dedi Benekli. Beklediğimiz an geldi.
Cici:
-Böyle konuşma abi.
-Size son defa duygularımı anlatmak için kelebeklerin yaşadığı yere gitmedim, diye devam etti Bebekli. Sizin yanınızda kaldım.Yıllar önce yaptığım hatayı belki, biraz olsun düzeltmek istedim. Yaşadığımız her an çok önemli kardeşlerim. Hayatımın her dönemi bana bir şeyler öğretti. Ne olursam olayım, ister tırtıl, ister kelebek, nefes aldığım her zaman çalıştım. Çalışırken hem öğrendim hem de hayattan zevk aldım. Sizinle yaşadığımız o macerada bize “birlikte toplu halde yaşamanın herkes için daha kolay ve daha iyi” olduğunu öğretti. Kelebek olurken öğrendiğim şey ise, doğal sürecin yaşanılması gerektiği. Bu süreç bozulmamalı. Kelebek olmak, uçsuz bucaksız göklerde uçmak, beni çok mutlu etti. Tırtıl iken yapamadıklarımı kelebek olunca yaptım. Kelebek olduktan sonra yapamadıklarımı ise zaten yapmıştım. Tırtıllara ve kelebeklere her zaman yardım ettim. Şu anda ölüyorum ama çok mutluyum ve hiç üzülmüyorum. Benim mutluluğumu görmenizi istedim. Sizleri çok seviyorum.

Cici ve Bici’nin gözleri yaşardı:
-Biz de seni çok seviyoruz abicim, dediler.

Benekli gözlerini kapattı. O artık hayatta yoktu ama bu son değildi. Çünkü o her zaman sevdiklerinin kalplerinde yaşamaya devam etti.



Yazıcıya Uygun Sayfa  Yazıcıya Uygun Sayfa      Tavsiye Et  Tavsiye Et






Copyright © Şirince Paylaşım Tüm hakları saklıdır.

Yayınlanma:: 2007-08-15 (3527 okuma)

[ Geri Dön ]

Bu resmi görmeniz için 'flash player' iniz olmalş...
© w w w . s i r i n c e . n e t 1999-2008 Bütün hakları saklı Degildir!


Sitemiz katılımcıların düşüncelerini düşünce özgürlüğü ortamında paylaştığı bir sitedir.
Yazılan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir. Sitemizdeki her türlü materyal kullanılabilir. Lütfen sitemizi kaynak gösteriniz.
Web site engine's code is from PHP-Nuke
Sayfa Üretimi: 0.12 Saniye