İki kitap
AKP, MUHAFAZAKÂRLIK, MİLLİYETÇİLİK...– “ZAMANIN RUHU” Bu kitapta yer alan yazılar, Türkiye’nin 2000’li yıllarda yöneldiği yeni dönem(ec)e değginler. Neo-liberal ekonomik politikaların, Türkiye burjuvazisinin yükselen fraksiyonu, Anadolu’nun [iktisaden liberal, kültürel açıdan muhafazakâr] kaplanları ve onların temsilcisi AKP eliyle pervasızca ve frensizce, iktisadî ve toplumsal yaşamın bütün alanlarını kapsayacak tarzda yaygınlaştırıldığı bir dönem.
Ama sorgulamak yetmiyor. Kitap, neo-liberal/neo-Con AKP sultasına karşı ne darbeci özlemlere, ne de sandık yanılsamalarına prim vermeksizin, gerçek ve otantik bir “Anadolu Baharı”na çağırıyor okuru. Tekel direnişinin ve 1 Mayıs Meydanı’nın sokak sokak kazanılması sürecinin toplumsal muhalefet açısından içerdiği dersleri izleyerek.
Özetle, “Zamanın Ruhu” (AKP, Muhafazakârlık, Milliyetçilik)’te derlenen yazılar, bu ülkenin içinden geçtiği kritik kesite tanıklık ederken, koşulları eşit, adil ve özgürlükçü, paylaşımcı bir dünyaya doğru dönüştürme düşünü paylaşıyor…
Bu ülkedeki milyonlarla birlikte…
----------
TÜRKÜM, DOĞRUYUM, ÇALIŞKANIM” MI DEDİNİZ?...
– RESMİ İDEOLOJİ, DEVLET, MİLLİYETÇİLİK
Dünyanın bu bölgesinde yaşayan halklar çok acı çektiler; hâlâ da çekiyorlar.
Kimlikleri, insanlık onurları, emeklerinin ürünleri, yaşam tarzları, kültürleri,
dilleri ve sıkça da yaşam hakları inkâr edildi. Gerek gayrimüslim (Rum, Ermeni,
Yahudi, Süryani)ve Müslüman yerliler (Araplar, Kürtler), gerekse Müslüman
göçmenlerin (Çerkesler, Gürcüler, Arnavutlar, Pomaklar…) kültürleri, dilleri ve
kültürleri hoyratça reddedildi. Türk-olmayan Müslüman etnik gruplar kaba bir
asimilasyona tabi tutulur, dil ve adetleri yasaklanır, saygınlıkları ayakaltında
çiğnenirken, gayrimüslimler o denli dahi şanslı değildi. Ermeniler katledilip
bir soykırımda yok edildi, Rumlar tehcir edildi, Yahudiler yağmalandı.
Bu kitap, sözü edilen acılardan söz ediyor. Yazarı Türk ulusunun mensuplarının
Türk tarihinin resmî versiyonu ile hesaplaşıp, onun “kötü yanı”yla yüzleşmek
zorunda olduğuna, bu gerçekleşmezse, kötülüğün büyüyerek tekrar edeceğine
inanıyor. Ermeni yazar Hrant Dink’in ve Uludere’de 35 Kürt’ün katledildiği
üzere…
Nihayet yüzleşme ve kabul, halk katmanlarında içkin olan ırkçılığın üstesinden
gelmenin ve gerçek bir “halkların kardeşliği” havası yaratmanın tek yoludur.