Hollanda: Metalelektro sektöründe yeni bir TİS sürecine doğru
FNV sendikası olarak yıllardır taşeronlaştırmaya karşı mücadele ediyoruz. Bu çalışma sisteminin kaldırılması ya da çok düşük yüzdelik düzeyde tutulması gerektiğini söylüyoruz ve kısa sürede bu koşullarda çalışanların kadroya alınması için mücadele ediyoruz. Bugün taşeron oranı yüzde 30’dan fazla bir düzeyde Hollanda’da metal sektörü, 400 bini aşkın işçi ve emekçinin çalıştığı, en çok kâr yapan sektörlerden biridir. Sektör ikiye bölünerek büyük metal ve küçük metal diye iki ayrı grup toplu iş sözleşmesi imzalanıyor. Gerekçe olarak bu iki iş dalının taleplerinin farklı olması öne sürülüyor. Kısmen böyle olsa da işçi ve emekçiler bu durumun genel anlamda doğru olmadığını çok iyi biliyorlar.
İşyerlerinde özel TİS’ler
Tata Steel fabrikasında yaklaşık onbin işçi çalışıyor. Tata Steel Limited, Hindistan merkezli bir demir-çelik şirketidir. Şirket, 26 Ağustos 1907 tarihinde Tata Iron and Steel Company Limited (TISCO) adıyla kurulmuş olup Tata Group’un bir parçasıdır. Şirketin merkezi Mumbai’de yer almaktadır. Tata Steel, yıllık 34 milyon ton ham çelik kapasitesi ile dünyanın en büyük çelik üreticisi şirketleri arasında yer almaktadır. Dünya çapındaki operasyonları ve ticari varlığı ile dünyanın coğrafi olarak en çeşitli çelik üreticilerinden biridir. Bu işyerinin kendi TİS’i vardır. Philips fabrikasında keza kendi TİS’i vardır. Bir önceki büyük metalelektro TİS görüşmelerinde ASML üzerinden bunu denediler. ASML’de yaklasık onbin kişi çalışıyor. Çip alanında dünya piyasasının yüzde 80’ini elinde tutuyor. Daha pek çok işyerini buna dahil edebiliriz. Ne var ki bu konuda kendi işyerleri ve ülkesel düzeydeki temsilciler kurulunun onayı gerekiyor. Bunu alamadılar. Ama bunu her zaman için denenebilir bir şantaj olarak bir köşede tutarlar. (Bazı işyerlerinde yapılan özel TİS’ler genel ülkesel düzeyde yapılan TİS’lerden kötü olmamak şartıyla)
Buna iştahlı olanlar sözde emek örgütleridir. Sınıfın birliğini sağlayacağına, daha güçlü TİS’ler için sınıfın gücünü harekete geçireceğine işleri iyi gidenlerle iş pişirme peşindeler… Kurtlarla yiyip çobanla ağlamak derler buna.
Yeni sürece hazırlanıyoruz
Büyük metal sektörünün TİS süreci 31 Mayıs 2024’te bitiyor. 1 Haziran 2024’te yeni bir TİS sürecine geçilmesi için ilk taraflar görüşmesi 1 Aralık 2023’te yapıldı. Büyük metal sektöründen çeşitli işyerlerinde katılan temsilcilerle işçilerin talep ve istemlerini dile getirdiler. Görüşme öncesinde büyük metalelekto sektörü kendi içinde yaptığı anketle işçiler için üç önemli maddeyi gidecek temsilcilere bildirdiler. Taraflar görüşmede sektörün durumu ve gidişatı üzerine fikir alışverişinde bulundular.
Geçen günlerde yeni TİS için üç randevu yapıldı. İlk görüşmeler 21 ve 26 Mart 2024’te üçüncü görüşme 12 Nisan 2024. Ve son görüşme tarihi 22 Nisan 2024 olarak kararlaştırıldı. Son randevu tarafların son kez durumu gözden geçirmesi için verilen görüşmedir. Anlaşma sağlanamazsa ültimatom verilerek eylemlere geçilecek. Yani 5. görüşmenin yapılma olasılığı da var. Ama işveren tarafı kayıtsız kalırsa sendikalar eylem takvimini hayata geçirir. Şimdilik ücretlere yüzde 10 dolayında zam isteniyor.
Sessizlik yerini fırtınaya bırakacaktır
İşçi sınıfı hareketindeki sessizlik dünya çapında görülen bir durumdur. Otomotiv sektörü ciddi bir sorun yaşıyor. Her alanda üretimde ciddi sorunlar yaşanıyor. Bunun çeşitli nedenleri var. Ama acı faturayı işçiler ödüyor. Ne var ki ölüm sessizliğine boğulup kendi içinde sızlanarak eriyip gidiyor. Bu her ülke için geçerlidir. Geçen yılın yarısından itibaren binlerce işçi işini kaybetti. Bu burjuva basınında bir haber olmanın ötesine geçmedi. Çünkü atılan işçilerin çoğu taşeron firma işçileri.
Yılların getirdiği bu çalışma modeli çalışanların birliğini darmadağın etti. Modern köle durumundaki işçi kesimi daha bir alt katman oluşturuyor ve ciddi bir yüzdelik çalışanıyla işten atılma tehdidine açık şekilde çalıştırılıyor. Kadrolu işçiler “Bizim dışımızda yaşanıyor” diyerek durumu normal karşılıyor.
Her gün işlerine son verilen işçilerin emeklerini, alın terlerini, bilgi ve becerilerini verdikleri işyerlerine milyonlar kazandırdıkları oldu. Sermaye, istedikleri kârı elde edemeyince işçileri sokağa atmakta tereddüt etmedi. Anlamlı bir deyim vardır: Hiçbir köle efendisine yaranamaz…! Tek tek ülkelerde ya da uluslararası olarak duruma müdahale etmek için ciddi bir kıpırdanma yaşanmadı. Bu duruma alıştırıldı işçiler.
FNV sendikası olarak yıllardır taşeronlaştırmaya karşı mücadele ediyoruz. Bu çalışma sisteminin kaldırılması ya da çok düşük yüzdelik düzeyde tutulması gerektiğini söylüyoruz ve kısa sürede bu koşullarda çalışanların kadroya alınması için mücadele ediyoruz. Ne var ki taşeronlaştırma etkin ve sistematik olarak işliyor. Bugün taşeron oranı yüzde 30’dan fazla bir düzeyde.
Geçmişten ders çıkarmak, geleceğe yüklenmek
Yaklaşık son yirmi yıldır dünya genelinde uluslararası ölçekte işçi eylemlerini görmek imkansız oldu. Hafızalarımızı zorlayalım en son yapılan uluslararası işçi eylemleri ne zamandı? Ardından bir ölüm sessizliği aldı başını gidiyor. TİS süreçlerinde yaşanan kısmi eylem ve direnişler bir tarafa bırakılırsa işçi sınıfında bir hareketlilik olmadı. Bazı ülkelerde yapılan eylemler sınıfı yormanın ötesine geçmedi. Sendikalar bu konuda genel atmosfer içinde hareket ediyorlar. Bazı ülkelerde sendikal hareketlilik gidişattan memnun olmadığını uluslararası çalışma platformlarında dile getiriyorlar. Bunu biliyor ve duyuyoruz. Hoşnutsuzluğu bir sıçrama tahtasına çevirebilir miyiz, bu sorun orta yerde duruyor. Yeni TİS süreçlerinde ve sosyal hakların gasp edilmesi, burjuva yasal uygulamalara karşı yaptıkları karşı duruş, protestoları henüz istenilen düzeyde değildir. Toplumun diğer kesimlerinin hareketliliği bir tarafa bırakılırsa genel anlamda bir sessizlik var. Ama kapitalist sistem cephesi gümbür gümbür! Savaş politikası, ırkçılık, işsizlik, ayrımcılık tam gaz gidiyor. Birinci ve İkinci Dünya Savaşları bu konuda yeterince örneklerle doludur.
Kabaran dalga kıyıyı zorlayacak
Bu sessizlik kendi içinde bir çıkış yolunu mutlaka bulacaktır. İşçi sınıfı içinde küçümsenmeyecek kadar ekonomik istemleri içeren büyük bir öfke var. Bu henüz direkt kapitalist sömürü sistemini hedef alan bir yönelim değildir. Yaşanan enflasyon karşısında ücretlerin düşük tutulması, başta temel gıda maddelerinin fiyatlarının artması, birtakım ihtiyaç ürünlerinin fiyatlarının çok yüksek olması, her geçen gün hayat koşullarının daha da ağırlaşması ve zorlaşması bir tepki ve öfkeyi kendi içinde barındırıyor. Bunun böyle gitmeyeceğini mutlaka değişmesi gerektiğini söyleyenlerin sayısı giderek artıyor. Daha önceden sahip olduğu olanak ve imkanları şimdi tek tek kaybettiğini görüyor, yaşıyor. Kendisinin ürettiği sayısız ürüne bakmakla yetiniyor. Onun kullanımına erişemiyor.
Sorumluluk için görev başına
Biz metalelektro işçileri bunu daha ağır iş koşullarında çalışarak görüyoruz. Ne kadar teknolojik gelişim sağlansa da henüz bu gelişim işçilerin daha iyi iş koşullarında çalışması için yeterli değildir. Birçok alanda işverenin kârından feragat etmesi gerekiyor. Bugün için bunu asla yapmaz. Bunu işyerlerinde işçiler görüyor ve günlük yaşamında şahit oluyor. Üreten biziz yöneten de biz olmalıyız, ki işçi ve emekçilerin çalışma koşulları yaşam standartları ve her türlü doğal ihtiyaçları karşılansın. Bu sömürü ve talan düzeni içinde bu koşulların sağlanmasının imkânı yoktur.
Hollanda’da emeklilik yaşının yüksek oluşu bazı sektörlerde sessizliği bozuyor. Polis, askeriye, metalelektro vb. sektörlerde 67 yaş ve üzeri olan emeklilik süresi uzun bulunuyor. Emeklilik tarihinden 3 yıl önce ayrılmak isteniyor. Bunun için de primlerin düşmemesi ve geçinebilir bir ücretin alınması için her geçen gün sesler yükseliyor.
Bizler bunu görüyor ve metalelektro sektörü işçileri olarak TİS sürecine hazırlanıyoruz. Koşulların düzeltilmesi ve sağlıklı, sosyal bir yaşam için mücadele edilmelidir. Eğer bir anlaşma olmaz, eylem ve direnişler başlarsa sınıfın temsilcilerine, ileri işçilere büyük görevler düşüyor. Yeni mevziler kazanmak ve kazanılmış mevzileri korumak ancak bilinçli politik devrimci bir işçi hareketi ile mümkündür. Zor bir süreçten geçiyoruz ama kuşku yok, zoru zorla yeneceğiz.
Not: Hollanda ve uluslararası otomotiv sektöründe yaşanan kriz ve işçi kıyımlarını bir sonraki yazımda genel hatlarıyla yazacağım.
* Ali Solmaz, FNV-DAF İşyeri İşçi Temsilcisi
19 Mart 2024, Hollanda