Bir dotsttan mektup var
Merhaba. Az önce bir telefon geldi. Bir arkadaşım acele ATV'yi açmamı söyledi. Açtım, bir "Munzur Türküsü", İbrahim Tatlıses'in programında. Buraya kadar her şey normal. Asıl ilginç kısmı ise, İbo türkünün arkasından bir olay anlatıyor: Geçen organize suçtaydım, geceyi orda geçirdim. Sabah 8'de ifade veriyorum. İfademi alan polis arkadaşın yüzüne baktım. Adamın yüzü sapsarı. "Neyin var, yüzün sapsarı, hasta mısın ?" diye sordum. Polis arkadaş da "üç gündür doğru dürüst uyumadım, uykusuzluktan." diye cevap verdi.
Onlar çok yoruluyorlar. Bu yüzden cezaların çok ağırlaştırılması
gerekir. Böylece herkes kafasına göre olay çıkaramasın her
yerde.
-yorumsuz-
Bu arada ben de askere gitmeden önce son akşamı bir arkadaşımla, istiklal caddesinde bir akşam seninle ayaküstü uğradığımız (hatırladın mı?) barda birşeyler içerek geçirmek istedim. Günlerden cumartesi. Saat 22:00 sıraları. "HUZUR OPERASYONU" çerçevesinde kimlik kontrolü yapıldı. Kontrol sonucunda ben asker kaçağı olduğum gerekçesiyle gözaltına alındım. Bu arada devletle yapmış olduğum "Bedelli Askerlik Sözleşmesi" ve ödediğim paraların banka dekontlarını göstermiş olmam bir işe yaramadı. Uzatmayayım merkeze gittik : GAYRETTEPE. Oradaki görevlilere de durumu anlattım, ama yapacak bir şey yok, askerlik şuben bize bildirmemiş dediler. Ne olacak sorusunun cevabı da ilginç, pazartesi askerlik şubesi açılınca onlara soracağız sonra serbest kalacaksın.
Anlatacak çok şey var ama, pazartesi öğlen saatlerine kadar iki geceyi nezarethanede geçirdim. 130 kişi, her türden, havasızlık, sıcak ve ter kokuları arasında, yerde betona uzanarak geçen iki gece. Herkesin durumu, "bir dokun, bin ah işit" türünden. Kimi bir milyon liralık bir ceza yüzünden yakalanmış, "Abi beş milyon vereyim, beni bırakın" diye yalvarıyor gardiyanlara. Gardiyanın cevabı da çok hoş : "pazartesi vezne açılınca yatırırsın 1 milyonu, bırakırız seni". Kimi ben niye buradayım diye soruyor, şaşkınlıkla.
Sonuçlar :
- Devlet yetkilisinin imzaladığı resmi, matbu, kaşeli-imzalı-soğuk damgalı-fotoğraflı sözleşme polise yeterli gelmiyor.
- Dünyadaki uygulamanın aksine Türkiye'de, "Masum olduğunu kanıtlayana kadar, suçlusun." anlayışının hakim olduğunu biliyordum. Ama bu tanıma bir ilave yaptım şimdi : "Mesai saatleri içinde, masum olduğunu kanıtlayana kadar, suçlusun."
- 22 Aralık 2000 cuma akşamı mesai sonrası yakalanan masumların vay haline. Tam 12 gün içeride kalacaklar tatil nedeniyle, 2 Ocak'a kadar. (Ramazan Bayramı+Yılbaşı Tatili)
- Nezarethaneler maviye boyansa da yerdeki taşın rengi, gardiyanların (ya da polis) yüz ifadesi hala aynı. Onlar hala "soluk benizli"
- Polislerin iyi davranma bedelleri ya da rüşvet tarifesi :İ
İnfaz memurluğu : 5 milyon (tüm ziyaretçilerin için içeri haber verilmesini istersen)
Gardiyan: 5 milyon (sigara, çakmak gibi malzemeni teslim etmeme ve ziyaretçiler için sorun çıkarmaması karşılığı)
Polis Kiralama: 50 milyon (tutuklu olmana rağmen, yanına bir polis alıp özel aracınla mahkemelere, yemeğe filan gitmek için, yarım günlük kira bedeli)
Trafik Polisi : 5 milyon (ehliyetsiz araba kullanmak, kırmızıda geçmek, aşırı sürat gibi önemsiz(!) suçlardan kurtulma)
Havaalanı Polisi : 10 milyon ( ehliyetsiz araba ile havaalanına girmeye kalkıp yakalanınca, önce 20 milyon istiyorlar,pazarlıkla)İçimden geldi, aklıma da yazacak bir sen geldin.
Dostça kal.(isim) Haziran 2000