29 KASIM MİTİNGİ VE KRİZE YAKLAŞIM

GÜNCEL POLİTİKA Krizin etkileri ve sonuçları açığa çıktıkça, gündelik yaşam koşulları giderek daha fazla ağırlaştırmaktadır. Şu ana kadar “hamdolsun kriz teğet geçiyor”, “bize bir şey olmaz”, “ekonomimiz ve bankalarımızın durumu iyidir ve sağlamdır” gibi mavallarla uyutulmaya çalışılan yığınların gündelik yaşamda krizin etki ve sonuçlarının açığa çıkması ile kitlesel tepkisi de giderek artmaktadır, artacaktır. Yerel ve lokal tepkiler, giderek genelleşmektedir.

Kasım 20, 2008 - 21:14
 910
İşsiz sayısı bir yıl içinde 400.000’i aşmıştır. Artık resmi-gayrı resmi ağızlar krizi kabullenmek bir yana, asıl krizin etkilerinin 2009 ‘un ilk altı ayında hissedileceğini söylüyorlar. Kriz kasırgası, tüm dünyayı önüne alıp sürmektedir. Amerika’da büyük dev tekeller-tröstlerin çıkardıkları işçi sayısı 115. 000’i aşmıştır. Tüm dünyada işsizlik rakamları, dev gibi büyümektedir. Dünyanın en istikrarlı ekonomisi ve ülkesi olan İsviçre’de bile işsizlik oranının %3.3 ‘u aşacağı-giderek büyüyeceği tahmin edilmektedir.

Kriz özellikle otomotiv, yan sanayi, tekstil, perakende, inşaat vs gibi sektörleri vururken, fason çalışan bir çok atölyeye kilit vurulurken; işçiler kıdem tazminatsız kapı dışarı edilmektedir. Türk-İş, DİSK, Hak-İş’e üye olup ta işsiz kalanların sayısı şu ana kadar 120. 000’i bulmuş durumdadır. Varın siz sendikasız, sigortasız, kayıt dışı çalışan ve işsiz kalmış olanların rakamını düşünün bir kez. Bu korkunç bir rakama denk gelmekte ve krizin etkileri derinleştikçe daha da yoğunlaşacaktır, artacaktır.

Kriz özellikle büyük imalat sanayinde işçi sınıfı açısından ikili bir süreç yaşatmaktadır. Bunlardan birincisi işsizlik, işten çıkarılma sorunu. İkincisi, kriz bahane edilerek kazanılmış ekonomik-sendikal-demokratik hakların tırpanlanması. Zira DİSK başta olmak üzere konfederasyonlardan bu yönlü şikayetler ayyuka çıktığı ve de bir yanı ile de bu sarı-satılmış sendika patronlarının ayaklarına basıldığı için bağırma gereği duymaktadırlar.

Satılmış-sarı sendika ağalarının sınıfın çıkarlarını korumak, kollamak ve ileri taşımak gibi bir işlev içerisinde olacağını sanmak saflık olur. Ve fakat hiçbir şey yapmamış gibi görünmemek ve tabandaki tepkileri manipüle etmek, dindirmek açısından da sıradan, kanıksanmış iş ve eylemler de yapacakları kesindir. 29 Kasım eylem ve mitingi sarı-satılmış sendika ağaları açısından böyle görünmektedir.

29 Kasım büyük mitingine sendikal bürokratların, sınıfı deşarj etmek, gazını almak, günü kurtarıp geçiştirmek amaçlı baktıkları kesindir. Ancak bu çerçeveden çıkarılabilir kesin olarak. Zaten proleter ve emekçi yığınlar da artık kabına sığamaz bir tepkisellik içinde olacaklardır muhtemelen. Bu çerçevenin dışına çıkabilmelerinin garantisi; komünist devrimciler ve devrimci demokratların miting öncesi-sırası ve sonrasında çalışması, örgütlenme, ajitasyon ve propaganda ile gerçeklerin ve oyunun ilanını hakkı ile yerine getirmeleri ile olanaklıdır. Komünist devrimcilerin iradi müdahalesi, eylemi devrimcileştirme girişimleri için azami önem taşımaktadır, bu büyük eylem. Eylemlerin merkezileştirilip büyütülmesi ve aynı zamanda yerel-lokal çerçeveden üst aşamalara sıçratılması açısından bir fırsat olarak kabul edilmelidir 29 Kasım mitingi. Beri yandan sarı-satılmış sendika ağaları ile bürokratları ile sınıf arasına kalın çizgiler çekilmesi ve nihai kurtuluş uğruna mücadele açısından da bir kırılma noktası haline getirilebilir. Sadece 29 Kasım açısından değil, sırası ve sonrası için de ajitasyon-propaganda ve örgütlenme mücadelesi açısından da önemli bir fırsattır süreç.

İşsizlik kabusu ve korkusu kadar, zamlar, yoksulluk, açlık, sefalet, yolsuzluk, artan faşist terör, tezgahlanan iç savaş oyununu vs bütün olarak devasa bir malzeme vardır komünist devrimciler açısından. Geniş yığınların artan öfkesi ve bu öfkenin kontrollü devrimci bir tarza büründürülmesi kesin olarak zorunludur. bu örgütlenme malzemesine doğru yaklaşılamaz ve mücadeleye doğru liderlik edilemezse; düzen içinde deşarj olup boğulup kalacaktır. Sendika ağalarının da istediği budur. Bu oyunu bozacak sadece ve sadece komünist devrimciler ile devrimci demokratlardır.

Yine mevcut kriz ve yarattığı-yaratacağı sonuçlarla artan işsizlik, açlık, sefalet bireysel suç oranlarının artması, yıkıcı ve Vandal eğilimi, anarşist tarzları öne çıkarabilir, çıkaracaktır. Böyle bir tehlike vardır. Bu tehlikeye karşı da, yine hedefe, düzeni yıkmaya ve sosyalizme kilitli bir mücadele içeriğine kavuşturulması gibi bir aciliyet de vardır. Bireysel şiddet artacak, hırsızlık, gasp, yağma-talan olaylarının devrimci tarzda ele alınması, öfke ve şiddetin düzene yöneltilmesi elzemdir.

29 Kasım işçi sınıfının düzenle olan bağları açısından ve bu bağların koparılıp; krizin Devrimci bir savaş ve ayaklanma ile devrimle taçlandırılması açısından bir kırılma noktası haline getirilebilir. Bulunulan her alanda mitinge katılım çağrıları, süreci ele alan ve Özgürlük-Sosyalizm ve Devrim çağrıları; krizin ne olduğu, krizin sonuçları ve giderek artacak etkileri ile sınıfın devrimci tarzda örgütlenmesi, mücadelesi noktasında bir sıçrama noktası yaratılabilir. Sınıf devrimcileri ile sınıf düşmanları açısından, bu gerçeklerin açığa çıkması noktasında da bir zemin yaratacak süreç devrimci tarzda işlenmesi, ideolojik-teorik-politik-pratik olarak hayli keskin bir dönemeç noktasıdır. Hangi alanda çalışılırsa çalışılsın, alanın özgül sorunları ile genel devrimci mücadeleyi bütünleştiren çalışma esas olmalıdır.

29 KASIM EYLEMİNE KATILIM ÖNEMLİDİR. KRİZİN BEDELİNİ BURJUVAZİYE VE EGEMENERE ÖDETMEK İÇİN ALANLARA. DEVRİMCİ MÜCADELEYİ BÜYÜTMEYE. EMPERYALİST KAPİTALİZMİN KRİZLERİ BİTMEZ. DÜZENİ MEZARA GÖMMEK VE SOSYALİZM MÜCADELESİ TEK ÇIKAR YOLDUR.

20. 11. 08

Mahmut Halil Can (Sendiren)

http://ateshirsizi. net