15 NİSAN UNUTULMADI
Geçtiğimiz yy unutulması mümkün olmayan kara günlerle dolu. I. ve II. paylaşım savaşları, ABD emperyalizminin iki atom bombası. ABD emperyalizminin yaşattığı, yarattığı, bölgesel ve iç savaşlar, açlıktan ve ilâçsızlıktan ölen milyonlarca insan... Utanmaz ABD emperyalizminin ve uşaklarının bu kanlı izleri, hafızalardan ve tarih sayfalarından silinmeyecek. Küba Devrimi, kahraman Devrimci Ulusu dünya halklarına örnek olurken; 15 Nisan 1961’deki ABD emperyalizminin, Domuzlar Körfezi Çıkartması da tarihte utanılacak, fakat; bu kalleş saldırı karşısında Devrimi ve Sosyalizmi savunan o güzel insanların onuru yüreklerde daima yaşayacaktır.
Neydi amaçları?
En büyük korkularından kurtulmak; yani gencecik sosyalizmden. Bu işin kolay olacağını zannettiler, ABD’de besledikleri karşı devrimci hainleri, kendi uşaklarını iktidara getirip, sömürülerine devam edebilmek.
ABD emperyalizmini rahatsız eden, özgürlük, barış gerçeğinden kurtulmak, yani sosyalizmden.
Domuzlar Körfezi çıkartması, sözde ABD emperyalizminin paralı askerlerinin değil, ABD’deki faşist gölge hükümetin ve Küba’daki karşı devrimcilerin, Küba Devrimci Halkının Önderi Fidel Castro Ruz’a karşı başlatılan gerçek devrim yalanlarıydı, bu ABD ve faşist işbirlikçilerin amacı korkularından kurtulmaktı, yani sosyalizmden.
ABD emperyalistleri gibi, Küba’nın paralı askerleri yok.
Küba’nın silâhları; halkının devrimci ruhu, devrime inancı ve bağlılığı, sosyalist bir devrim yapmanın onurudur, ideolojik sağlamlıktır.
Sosyalist inancın bu zaferinden sonra, Küba ile başa çıkamayan ABD, 43 yıl önce başlattığı ambargoya halâ devam ediyor. Misyonu bitiren BM ve ABD uşakları bu vahşet karşısında sessizliğini koruyorlar.
Devrim; 1 Ocak 1959 dan sonra, her türlü saldırılara karşı büyüdü, sağlamlaştı.
Küba Devlet Başkanı Fidel Castro’nun, 16 Nisan 2001’de Küba Devriminin Sosyalist karakterinin ilân edilişinin 40. yıldönümü konuşmasından alıntılar yapmama izin verin.
SOSYALİZM OLMADAN...
- Sosyalizm olmadan, okur yazar olmama oranını sıfıra çekemezdik.
- Sosyalizm olmadan, Küba’da bütün çocuklarımız için okullarımız ve öğretmenlerimiz olamazdı. % 100’lük ilk öğretim, % 98’8’lik ortaöğretim düzeyimiz olamazdı. İşçi ve köylüler için kolejlerimiz, dil okullarımız, ve sanat okullarımız ülkenin her bölgesine yayılamazdı.
- Sosyalizm olmadan, 700 bin üniversite mezunu, 15 öğretmen eğitim koleji, 22 tıp okulu, 51 yüksek eğitim enstitüsü, 137 bin üniversite öğrencisine eğitim veren fakülteler olamazdı.
67 500 doktorumuzla, 250 binin üzerinde profesör ve öğretmenimizle, 34 bin fiziksel eğitim ve spor eğitmenimizle, bu üç kategoride (nüfusla orantılandığında) dünyadaki en yüksek düzeyi yakalayamazdık. - Sosyalizm olmadan, spor, insanların bir hakkı olamaz ve Küba, (nüfusla orantılandığında) dünyada en fazla Olimpiyat madalyası kazanan ülke olamazdı. Bugün sahip olduğumuz politik kültür seviyesine ulaşamazdık. 30 133 aile doktorumuz, 436 polikliniğimiz, 275 hastahanemiz, 13 adet uzmanlaşmış tıp enstitümüz, 133 bilimsel araştırma merkezi ve on binlerce yönetici ve uzman araştırmacı olamazdı.
- Sosyalizm olmadan, ailelerin % 85’i kendi evlerine sahip olamaz, nüfusun
% 95’i elektrikten, % 93.3’ü içme suyundan faydalanamaz, 48 540 km otoyol, neredeyse tamamı sulama, endüstri ve günlük hayatta kullanılan 1005 adet baraj yapılamazdı. - Sosyalizm olmadan, eskiden küçük görülen ve yüz kızartıcı işlerde çalıştırılan Küba’lı kadınlar, neredeyse tüm kalkınmış kapitalist ülkelerin ulaşamadığı bir hedef olarak; bugün ülkemizin teknik iş gücünün % 65’ini oluşturamaz, eşit iş için eşit ücret alamazlardı.
- Sosyalim olmadan, ülkenin kültürel mirası savunmasız bırakılacak, yağmalanacak ve yok edilecekti. Dünyada pek çok insanı etkileyen yıkıcı yabancı etkisine dayanamayacak, ülkemizde bugün gelişen sağlam kültürel ve sanatsal hareketlere şahit olamayacaktık. Bugün 306 kültür merkezine, 292 müzeye, tüm halka açık olan 368 halk kütüphanesine ve 181 sanat galerisine sahip olamazdık.
- Sosyalizm olmadan, Küba emperyalizm tarafından sürdürülen 42 yıllık düşmanlığa, ablukaya ve ekonomik savaşa dayanamazdı. Küba bugün ayakta kalabilmek ve hem sosyal hem de ekonomik alanda gelişebilmek için ABD ile ticaret yapmaya gerek duymayan tek ülke olamazdı. İkinci olarak, Küba’ya benzeyen diğer ülkelerle karşılaştırdığınızda aralarındaki en zengin ve en çok sanayileşmiş ülke de olamazdık. Küba, imparatorun çıkarlarının ateşli gardiyanı olan IMF’ye üye olmayan ve üye olmak da istemeyen bir kaç ülkeden biridir. Dünyaya adaletsiz ve akıl dışı ekonomik düzenlerini empoze eden IMF ve neoliberalizmin çifte boyunduruğuna bağlananlar için çıkış yolu yoktur.
- Sosyalizm olmadan, uyuşturuculardan, genelevlerden, kumarhanelerden, organize suçlardan, ölüm mangalarından, linç girişimlerinden ve kanun dışı cezalandırmalardan temizlenmiş bir ülke olamazdık. Kübalı aileler çocuklarının sağlıklı, iyi eğitim görmüş, yetenekli insanlar olarak büyüdüklerini göremez, uyuşturucu kullanacağı, suç işleyeceği veya sınıf arkadaşı tarafından okulda öldürüleceği gibi korkulardan uzak olamazdı.
- Sosyalizm olmadan, Küba 42 yıldır, Avrupa’nın birçok köşesinde olduğu gibi, başka bir dünyadan gelmiş gibi garip kıyafetler giyen adamlarla ve isyan karşıtı araçlarıyla, coplarla, kalkanlarla, plastik mermilerle, göz yaşartıcı gazlarla, biber gazlarıyla ve diğer araçlarıyla halkının üstüne saldıran polislerin saldırısından ve vahşiliğinden acı çekmekten kurtulamazdı.
- Sosyalizm olmadan, Devrimin yarattığı sonu gelmez insan kaynağı sayesinde 40 binden fazla Kübalı sağlık görevlisi 90’dan fazla ülkede oluşturulan gönüllü uluslararası işbirliğine katılamaz, Latin Amerika, Karayipler ve Afrika’daki 16 ülkede geniş kapsamlı sağlık programlarını geliştirmek için yardım edemezdi.
- Sosyalizm olmadan, Üçüncü Dünya ülkelerinden gelen 15 600 öğrenci Küba üniversitelerinde eğitim göremez, bu ülkelerden gelen 11 bin öğrenci Küba’da yüksek lisans eğitimi göremezdi. 24 ülkeden ve 63 etnik gruptan genç insan Latin Amerika’daki saygın Tıp Okullarımızda eğitim göremez ve her yıl 2 bin yeni öğrenci bu okullara kayıt yaptıramazdı. Toplam 1500 öğrencisiyle ve 50 ülkeden her yıl gelen 588 gence eğitim veren Uluslararası Spor ve Fiziksel Eğitim Okulu’nu kuramazdık.
Kısacası; Sosyalizm olmadan, insanların insanca yaşamaları mümkün değildir.
Küba halkı; bu günleri hak etmiştir. Çünkü o ülkede, korkak emperyalistlerin attığı çamur gibi, Devrimci Lider Fidel Castro Ruz diktatörlüğü değil, halkın egemenliği vardır.
Tüm bu gerçeklere karşı çaresiz kalan ABD emperyalizmi ve uşakları Küba ile başa çıkamıyorlar. Ardından; iftiralar, alçakça suçlamalar, iğrenç ve rezilce raporlarla Küba Devrimini ve Sosyalizmi küçük düşürme çalışmalarını sürdürüyorlar. Çanak yalayıcılar ise bu tür propangaları yayarak insanların kafalarını karıştırıyor, ağalarından birer parça kemik almaya çalışıyorlar.
Emperyalizmin kuklası ikinci çoban (Kovboy) ABD’li Dabulyu Buş’un imzaladığı
14 Haziran 2004 tarihli uyduruk rapor, emperyalist ABD ve kuklası ülkelerdeki gerçekleri Küba’ya yakıştırmaya çalışıyor.
Bu raporda; (1)
*İnsan kaçakçılığı yapan ülkeler listesine Küba da konuluyor.
*Bu aşağılayıcı raporda, bundan daha iğrenci ve rezil olansa, Küba’nın sübyancılık ve seks turizmini teşvik ettiğine ilişkin öne sürülen iddialar.
Buna karşılık; Küba Devriminin öncüsü Fidel Castro Ruz 22.08.2004 tarihinde, ABD emperyalizminin kuklası Dabulyu Buş’a yazdığı mektuptan alıntılar şöyle:
- Dünya üzerinde hiçbir ülke Küba gibi, çocuklarını maddi ve manevi anlamda sağlık ve eğitim alanında bu kadar koruyup kollamamıştır. Bilmeniz gerekir ki, yaşamının ilk yılında Birleşik Devletler’de ölen bebek oranı, Küba’dakinden daha fazla. Bizim ülkemizde, çocukların ve gençlerin yüzde yüzü, fiziksel ya da ruhsal herhangi rahatsızlığı olanlar da dahil, okula gitmekte ve eğitim görmektedirler.
- Sağlık hizmetlerimiz, 60’lı yıllardan ya da en azından 1959’dan itibaren, her doğan bebeğin ortalama yaşam uzunluğunu arttırdı. Yapılan tahminlere göre bu halihazırda, 76.13’tür.
- Ekonomik savaşla, silâhlı saldırılarla ve terörist saldırılarla 40 yıldan fazladır kuşatılan ve teslim alınan ama yüreklilik göstermesini de bilmiş olan bir halkı ekonomik olarak boğmaya niyetlenmenizden ötürü utanç duymanız gerekmektedir.
- Siz ekonominin soluğunu kesmeye çalışıyor ve bugün sayılarını 20 bine ulaştırma başarısı göstermiş olan, Üçüncü Dünya’nın 64 ülkesine hizmet götüren doktora sahip ülkeyi savaşla tehdit ediyorsunuz.
- Amerikalılara Küba’ya seyahat etmelerini yasaklayarak vahşi tehditlere varan göz dağı vermekle, ülkeniz vatandaşlarının hep gurur duydukları anayasal bir ilkeyi ve hakkı ihlal etmiş oluyorsunuz. Demek ki politik bir korku duyuyorsunuz.
- Küba’ya karşı uyguladığınız bu akıl almaz ve beceriksiz politikanın daha kötü tarafı, siz ve çevrenizdeki akıl hocası grubunun, şu andaki görevimde öldüğüm takdirde, Küba’daki politik geçişi adlandırmaya yönelik dayatmayı utanmadan, sanki zorlayarak beyan etmesidir; elbette ki değişimde fikir ileri sürmekten kaçınmayanlar, onu elden geldiğince hızlandırmaya da çalışacaklardır. Mafya ağzında bunun ne anlama geldiğini çok iyi biliyorsunuz.
- Bugün Küba, tüm dünya ülkeleri arasında en kültürlü ve politik bilinci olan halkına güvenmektedir.Kör inanç değil ama fikir sahibi bir halktır.Cahil ya da yarıcahil bir halk değil ama üst düzey eğitimi, sahip olduğu yiğitlik ve vatanseverlikle birlikte her yana yayılan ve evrenselleşen bir halktır.Onların gerçekten adil ve insancıl bir topluma ilişkin düşlerini, denemek ve bilmek birleştirir ve bu, sizin gibi tutucu ve mezihsel hezeyanlara sahip birinin çok zor anlayacağı bir şeydir.
- Bugün yenmeye veya ölmeye kararlı bir avuç adam değiliz ama yeter derecede silâhlarına ve karmaşık ve modern savaşın kuşullarında bunların nasıl kullanılacağını bilen 200 binden fazla iyi donanımlı komutan ve askeriyle bizi tehdit edenlerin koca koca savaş kaynaklarına, olağanüstü teknolojik silahlarına karşın, onların güçlü yönleri kadar, zayıf noktalarını da iyi bilen geniş savaşçı kitlelerine güvenen milyonlarca kadın ve erkeğiz.
- Küba’nın şu anki koşullar altında bir istilası durumunda, benim fiziksel yokluğumdan
–doğal ya da başka nedenlerle- mücadele ve direniş yeteneğimize karşı en küçük bir zarar bile olmayacaktır. Herhangi bir seviyedeki politik ve askeri liderde, bireysel her askerin içinde, potansiyel lider konumunda bir komutan bulunur ve bu lider ne yapılması gerektiğini bilir ve belirli bir durumda gerektiğinde herkes lider konumundaki kendi komutanı olabilir. - Bugün misliyle dile getirdiğim, tekrarladığım ve size ve sizin akıl hocalarınıza önerdiğim şudur ki, halkımıza karşı aşağılık intikam davranışlarına yeltenmeyin, karmaşık teknikler yardımıyla cerrahi operasyonlar gibi, yıpratma savaşı gibi çılgın maceralara girişmeyin çünkü ondan sonra ok yaydan çıkmış olur. İstenmedik şeyler olabilir ki bunlar ne sizin ne de Küba halkının yararınadır. Bunlar göçmenlik anlaşmasını rafa kaldırabilir, engelleyemeyeceğimiz toplu göçlere ve sonucunda, Küba halkıyla Amerikalı genç askerler arasında büyük üzüntü doğuracak olan tam bir savaşa yol açabilir. Sizi temin ederim ki bu savaşı asla kazanamazsınız. Burada bölünmüş bir halk, rakip etnik gruplar, derin dini farklılıklar ya da askerlerimize ihanet edecek vatan hainleri değil ama yalnızca tek bir kültürde, tek bir dayanışmacı duyguda ve tarihte bir eşi daha olmayan toplumsal ve insancıl tek bir görevde bütünleşmiş bir halkla karşılaşacaksınız. Küba’ya karşı bir askeri harekatta zafer duygusunu tadamayacaksınız.
(1) Fidel Castro’nun Busch’a mektubu. 22.08.2004.
İki bölümde; “Sosyalizm olmadan” ve “Fidel Castro’nun W Busch’a yazdığı mektup”tan alıntılar yaparak, sunmaya çalıştığım bu yazımda daha fazla yorum yapmaya gerek görmüyorum.
Bugün, içinde yaşadığımız kapitalizm ve küreselleşen emperyalizmin ne olduğunu görüyoruz, yaşıyoruz. Karar vermek zorundayız, geç kalmadan...
Hoşça kalın...
Nurettin Kurtuluş