1 Mayıs 2009 Meydan Savaşı ve Taksim
1 Mayıs 2009'a oldukça az bir zaman kaldı. Ekonomik kriz derinleşip, seçimler bile siyasal krize çare olmayınca bu 1 Mayıs'ın sınıf ile egemenler açısından kritik önemi daha bir açığa çıkmaktadır. Egemen faşist rejimin temsilcisi AKP’nin 1 Mayıs'ın tatil ve bayram ilan etme manevraları da sökmeyecektir.
“Birincisi, sınıf mücadelesi takvimler, tarihlerle sınırlı bir biçeme büründürülmek istenmektedir. Oysa, her gün her dakika, her saniye sınıfla ilgili bir çok gündem ve yetiştirmemiz gereken görevlerimiz var. Devrim nasıl ki, tarihler ve takvimlere ait değilse ve bu anlayış ve kavrayışla devrim kesinlikle başarıya ulaşmayacaksa, kampanyavari takvimleri oldukça sınırlamak, hele de 1 Mayıs'ı bu dar çerçevede görmemek gerekir. Bu bir mücadele günü olarak 1 Mayıs, ancak bu bağlamda anlamlı kılınır. (Bunun için TAKVİM DEVRİMCİLİĞİ VE KOMÜNİST DEVRİMCİLİK başlıklı makalemiz yeniden incelenebilir. )
İkincisi;1 Mayıs'ın içeriğinin boşaltılmasına ilişkin düzenin sistemli ideolojik-kültürel kampanyasıdır. Bu da, 1 Mayıs'ın Bahar bayramı olduğu şeklinde faşist diktatörlüğün yıllardır yürüttüğü propaganda ve ajitasyondur. Tüm olanaklarına ve içerik boşaltma çabalarına karşın, bunun başarılmadığı açık ve kesindir. Bunu elbette komünist devrimci ve devrimci demokrat hareketin kararlı bir biçimde, çeşitli yalpalamalar olsa da genel olarak olumlu bir biçimde hedefli 1 Mayıs eylemleri içinde olmasına borçludur proletarya. Ama her halükarda faşist devlet, yine Bahar bayramı politikasına başvuracaktır. 1 Mayıs'ın içeriğini boşaltmak için çaba sarf edecektir. Hatta yasalarla tatil bile ilan edebilir bir basit manevra ile. Bu anlamda 1 Mayıs'ın anlam, içeriği noktasında sürekli bir biçimde, (yinelemeler dahi olsa) ajitasyon ve propaganda ile ideolojik mücadele yürütülmeli ve uyanık olunmalıdır.
Üçüncüsü, 1 Mayıs aynen Newroz vs de olduğu gibi devrim-özgürlük-sosyalizm kazanılmadan, Halklar eşit-özgür ve adil bir düzene kavuşmadan asla bayram gibi kutlanamaz. Bu tarz bir anlayış, kavrayış ve eylem hattı olsa olsa sendika patronlarının ve aslan sosyal demokratların işine gelir. 1 Mayıs, proletarya, emekçiler ve sömürgeci zulüm altındaki Kürt emekçileri özgürleşmeden bayram kutlama günü değildir. 1 Mayıs, PROLETARYA VE EMEKÇİLERİN ENTERNASYONAL BİRLİK-DAYANIŞMA VE MÜCADELE GÜNÜDÜR. DEVRİM-ÖZGÜRLÜK VE SOSYALİZM BAYRAĞI VE KAVGASININ DAHA DA YUKARILARA TAŞINDIĞI MÜCADELE GÜNÜDÜR. Kavganın doruklara taşındığı, sınıfın tek bir beden olup devrim ateşini daha çok harladığı gündür. 1 Mayıs'ı, bir bayram kutlaması, bir piknik havasında geçirmek ve buna izin vermek, sınıfın sosyalizm hedefine sırt çevirmektir. Sınıfa ve onun temel değerlerine ihanet etmektir. 1 Mayısların elbette bayram gibi kutlanacağı günler gelecektir. İşte o günler gelene kadar, o günlerin gelmesi için kavganın ve mücadelenin büyütülmesi gerekmektedir. Ve de ideolojik ve teorik olarak, bu gerçeğin iyi kavranması ve kavratılması gerekir. “ Mahmut Halil Can ( Sendiren) İŞÇİ SINIFI VE EMEKÇİ HALKLAR ÖZGÜRLEŞMEDİKÇE 1 MAYISLAR BAYRAM DEĞİL, MÜCADELE GÜNÜDÜR BAŞLIKLI MAKALE
Bu makalede 1 Mayıs'ın gerçek niteliği oldukça net biçimde ifade edilmiştir. Bunun üstüne yeni bir ekleme yapmaya gerek yok. 1 Mayıs, işçi sınıfı ile burjuvazinin açık çarpışma günüdür. Burası oldukça açık ve nettir.
Bu 1 Mayıs'ta işçi sınıfı ile emekçilerin, burjuva kapitalizmin krizinin oldukça derin etkilerini kendileri üstünde işsizlik, açlık, yoksulluk, sefalet olarak görerek girmektedir. Krizin etkileri kendini günlük yaşam içinde daha fazla hissettirmeye başladıkça, geniş yığınların düzenle olan bağları gevşedikçe, gün geçtikçe düzenle olan çatışma ve çelişkiler kendini daha fazla güne vurdukça işçi sınıfı ile burjuvazi açık bir savaşa girecektir. 2009 1 Mayıs'ına ekonomik krizin dibe vurmaya başladığı, borç batağına daha fazla batmış bir Türkiye, İMF ve emperyalistlerin dayattığı proğramların gölgesinde, Kürt halkı üzerinden çevrilen dolapların daha bir ayyuka çıkıp kurt kapanlarında boğulmaya çalışıldığı, işçi sınıfı ve emekçilerin dinci teranelerle uyutulma döneminin oldukça gerileyeceği, faşist militarist baskının daha fazla öne çıkacağı vs bir süreçten geçerek giriyoruz.
2009 1 Mayıs'ı ve öncesine ilişkin, sendika ağalarının-patronlarının hiçbir çalışması, hazırlığı yoktur, gelişmelerin gösterdiği üzere. Yine komünist devrimcilerin ve devrimci demokratların yapacakları, arkadan itecekleri ve süreci değiştirmeye dönük müdahaleleriyle bir şeyler olacaksa olacaktır. Son bir yıl içinde geçtiğimiz 1 Mayıs'ının deneyimlerinin de ışığında Kasım ve Şubat büyük mitingleri sınıf cephesinde daha bir hareket getirdi. Bu büyük mitinglerde kendisinin gücüne az çok hakim olmaya başlayan sınıf, sendika ağalarını aşmadan büyük işler yapamayacağının da az çok farkına vardı. Devrimci çalışmanın zayıflığından kaynaklı olarak, kriz ve sonuçlarına rağmen ağalardan koparılamayan sınıf her geçtiğimiz gün kendi deneyleriyle, kendiliğinden kopmaya doğru gitmektedir.
Düzene ve onun yardakçılarına öfke, kin, nefret vs oldukça büyük bir biçime kavuşmaktadır. Şimdilik devrimci kanallara akamayan malum nedenlerden ötürü düzene öfke, zaman içinde devrimci çalışma ile bu kanalları da bulacaktır. 1 Mayıs'ta sınıfın kriz, sonuçları, ekonomik, siyasal süreç, Kürt halkına dayatılan imha ya da düzene biat sürecini bütün olarak alan, öte yandan enternasyonal proletarya ile birlikte kapitalizmin mezarını kazımak üzerine kurulu bir ajitasyon-propaganda ile hazırlanmak, sınıfın günlük taleplerinden krize, enternasyonal dayanışmadan ülke halklarının birliği, ortak mücadelesine kadar, günlük ekonomik taleplerden sosyalizme kadar bir çok olgu dillendirilmelidir.
Bu günün bir bayram, seyran günü olmayıp bir mücadele günü olduğu akıllardan bir an çıkarılmadan bir çalışma esas alınmalıdır. Türkiye’nin İstanbul dışındaki illerinde her yer 1 Mayıs
alanı haline getirilmelidir. Tüm sokaklar, sınıf ile egemenler ile onların uşaklarının hesaplaştığı alanlar haline getirilmelidir. 1 Mayıs çalışmasını hem sınıfla bütünleşmek, onlarla bağ kurmak, ileri taşımak açısından bakmak ve hem de bu günün özüne uygun bir mücadele hattı çizerek yapmak lazımdır.
İstanbul’da ise geçtiğimiz yıllardan ivme kazanan Taksim hedefli çalışma ve mücadele esas alınmalıdır. Taksim kazanılmadan girilen bu açık çatışmadan, karşı karşıya gelmeden çekinilmemelidir. Taksim, 1 Mayıs'ın mücadele günü olduğunun en güzel kanıtıdır. İşçi sınıfının özgürlük-devrim ve sosyalizm mücadelesinin en açık, net, kesin ifadesidir. Verdiği mücadelenin ölüm, kan, göz yaşı ile bulandırıldığı alandır Taksim. Taksim, işçi sınıfının burjuvaziye karşı meydan savaşlarından biridir. 77 'de kaybettiği savaşın rövanşıdır. İşçi sınıfı açısından Taksimin kazanılması, onurlu özgürlük ve sosyalizm mücadelesinin bir özel durağıdır. İşgal altında olan Taksim’i işgalden kurtarma süreci ile özgürlük-devrim ve sosyalizm mücadelesi kardeştirler.
Yine bu 1 Mayıs'ın kriz ve sonuçları merkezli bir çalışmayı vurgu ile yapmak gerektiğini ifade ederek geçtiğimiz yıl yazdığımız yazıdan alıntı ile bitirelim:
“
Dördüncüsü, bu 1 Mayıs her 1 Mayıslarda olduğu gibi mücadele alanları doldurulmalıdır. 1 Mayıs'ın simgesi haline gelmiş olan Taksim alanı gerek meşru ve gerekse de yasal 1 Mayıs alanı olana kadar, Taksim hedefli tüm çıkışların öncüsü olmalıdır sınıfın öncü komünist devrimcileri. İstanbul açısından 1 Mayıs alanı kesinlikle Taksim’dir. İster yasal izinli isterse fiili olsun Taksim İstanbul için tek 1 Mayıs alanıdır. Taksim geri kazanıldığı gibi;bu mevzi terk edilmemelidir. Diğer iller açısından da tüm alanlar 1 Mayıs
alanlarıdırlar. İşyerlerinde başlayan mücadele, mutlaka toplu alanlara taşırılmalı ve sınıfın ortaklaştırılması hedeflenmelidir. Sendika ağaları, reformist ve revizyonist tüm kesimlerin zorlanarak, alanların sınıfın özgür iradesinin yansıyacağı bir platform haline getirilmesi sağlanmalıdır. 1 Mayıs'ın içeriği ve gerçeğine uymayan eylemler ret edilmeli ve eylemsel içerikleri belirleme noktasında mücadele verilmelidir.
Beşincisi;sınıfın özgürlük ve sosyalizm mücadelesine dönük ajitasyon ve propaganda çalışmasına ek olarak güncel ekonomik-demokratik sorunları(Sosyal güvenlik yasası gibi), güncel siyasal durum ve mevcut klik çatışmaları, egemenlerin it dalaşları da ajitasyon ve propaganda ve eylem içeriklerinde iç içe geçmiş bir biçimde ele alınmalı; 1 Mayıs alanları özgürleştirilmelidir. Sınıfın bağımsız mücadele gündemi, sosyalizmin kızıl bayrağı altında kavga alanlarını zapt etmelidir. Bağımsız bayraklar altında toplanan kesimler(gençlik, semtler vs) dışında sınıf içinde çalışan unsurlar bulundukları, sınıfsal örgüt ve yapılar içinde sınıfı özgürlük ve sosyalizm kavgasına çağırmak için kalmalıdırlar. Bulundukları sendika, örgüt, dernekleri komünist devrimci bir çerçeveye alacak slogan, ajitasyon ve propaganda çerçevesi içinde olmalıdırlar.
Altıncısı;düzenin uşakları ve faşist devlet, hele bugünler de sınıfa, öncülerine dönük yok edim, eliminasyon, dezonformasyon, provokasyon vs çalışmalarını arttıracaktır. Zaten sosyal güvenlik yasası mecliste çıktı çıkacak. Uzun süredir sınıfa dönük yasal-yasa dışı tüm saldırılarını yoğunlaştırmıştır düzen. İMF politikalarını harfiyen uygulayan faşist devlet, onun hükümeti bu saldırılarını azgınlaştırarak sürdürecektir. Bu bağlamda sınıf, bu saldırılara karşı topyekün mücadele etme anlayışına çekilmelidir. Göstermelik ve içi boşaltılarak uygulanan(sevkli ve saatli iş bırakma gibi!) mücadele biçimleri yerine GENEL GREV GENEL DİRENİŞ sloganının yaşama geçirilmesi hedeflenmelidir. Artık bir slogan olmanın ötesine geçirilmelidir.
Yedincisi; faşist devlet alanlarda, alanlara çıkışta ve eylem günleri öncesi provokasyon çalışması içinde olacaktır. Hele de at izinin it izine karıştığı, klik çatışmalarının keskinleştiği, sistemin sivil itlerinin tekrar iplerinden boşandırıldığı şu günlerde, provokasyon gerçeğinin altını çizmekte yarar vardır. Azami bir biçimde uyanık olmak, gerekli tüm güvenlik önlemlerini almak, sol duyu ile sukunetle eylemin yönetilmesine çalışmak, eylem içeriğinden ve biçiminden kopmadan yığınlarla yıkılmış güven bağlarını yeniden inşa edecek kanalları açık tutarak hareket edilmelidir. Herhangi fevri, disiplinsiz, başı bozuk, anarşizan girişimler istenmeyen sonuçlara yol açabilir. Kendi kitlelerinden başlayarak bir bütün olarak geniş proleter-emekçi yığınların disiplinli, örgütlü, amaçlı bir biçimde hareket etmesi;sistemin provokatif girişimlerinin boşa çıkarılması bakımından elzemdir.
Sekizincisi;komünist devrimci hareketler ile devrimci demokrat hareketlerin eylem birlikleri sonuna kadar zorlanmalıdır. 1 Mayıs'ın ruhuna, içeriğine uygun dayanışma, birlik ve mücadele alanlar öncesinden başlanarak yaratılmalıdır. Siyasal olarak bu mümkün olduğu kadar zorunludur da. Herkes bu noktada kendi üzerine düşeni yapmalıdır. Sağlam eylem birlikleri ve gelecek uğruna tavizler vermek kesinlikle devrimcidir. Atılan olumlu adımlar ve iyi niyetli tüm çabalar destek görmelidir.
Dokuzuncusu, 1 Mayıs halkların kardeşliğinin de cisimleştirildiği ve halkların kurtuluşunun yolunun bir ve tek olduğu gerçeğinin vurgusunun yapıldığı bir gün olmalıdır aynı zamanda. Zira yıllardır, Kürtleri ve onun hareketini yok etmek, linç etmek, sömürgeci zulümle bitirmek üzerine kurulu faşist düzene karşı, işçi sınıfı ve emekçiler;Kürt halkı ile dayanışmasını da yine alanlarda ifade etmelidirler. Egemenlerin aksine, sınıfın ulusların ayrılma hakkı dahil olmak üzere kendi kaderlerini tayin hakkını tanıdıklarını alanlarda ete kemiğe büründürmelidirler. Newrozda gösterilen dayanışma örnekleri, 1 Mayıs alanlarında yeniden yaşam bulmalıdır. Ezilenlerin buluştuğu, ortak hedef ve amaçlarının birlikte haykırıldığı, ortak düşmana karşı ortak mücadele anlayışının yaşama geçirildiği alan olmalıdır 1 Mayıs alanları.
Sonuç olarak bir 1 Mayıs yaklaşırken, aslında yeni olmayan bir sürü şey söylüyoruz, yazıyoruz, çiziyoruz. İçerik olarak yazdığımız şeylerde çok özel gündemler hariç yeni bir şey yok. Ama önemli olan yazılanların yaşama geçirilmesidir. Yaşama geçmeyen her şeyin ölü metinler olmaması, sözler bütünlüğünün anlamsız olmaması olanaklıdır, ama değeri tartışılırdır. 1 Mayıs, yeni, özgür, insani yarınların habercisi olsun. “ Mahmut Halil Can ( Sendiren) Aynı makale.
KRİZİN FATURASI KAPİTALİSTLERE!
KÜRTLERİ KAPANA KISTIRMAYA KARŞI DAYANIŞMAYA!
YAŞASIN 1 Mayıs! BIJİ YEK GULAN !
1 Mayıs BAYRAM DEĞİL; MÜCADELE GÜNÜDÜR !
YAŞASIN PROLETERYA ENTERNASYONALİZMİ
YAŞASIN HAKLARIN KARDEŞLİĞİ, ÖZGÜR-EŞİT VE GÖNÜLLÜ BİRLİĞİ
YAŞASIN BİRLİK-DAYANIŞMA VE MÜCADELE GÜNÜ
YAŞASIN ÖZGÜRLÜK, YAŞASIN SOSYALİZM
07. 04. 2009
Mahmut Halil Can ( Sendiren)
http://ateshirsizi. net